Ekonomist Evren Devrim Zelyut, dolar kurunun düşüsünün ardından 11 seviyelerinde kalıp kalmayacağına yanıt verdi. Zelyut, "Hükümet vatandaş döviz sattı diyor, uzmanlar hayır kamu döviz sattı diyor. Hükümet doğru diyor diyelim. Yani vatandaş hükümetin ürünlerine güvendi ve dolar bozduruyor olsun. Bu durumda Lira'ya geçiyor demektir. Peki o zaman önümüzdeki dönemde kurun artmaması gerek ki Hazine kur farkını ödemek için yüke girmesin" dedi.
16,80 SEVİYESİNE DİKKAT!
Zelyut şöyle devam etti:
"Yıl sonunu 12 olarak kapatacak kurun ileri tarihli enflasyon/kur hesabına göre %40 enflasyon rakamında Lira'da yaşanacak olası kaybı 4,8 TL olacaktır. Kur ise 12+4,8 = 16,80 rakamına ulaşabilir.
Bu durum ise tam bir kısır döngü yaratarak daha büyük enflasyon rakamlarını getirecek ve Lira'da kayıpların artarak devam etmesini sağlayacaktır"
Zelyut'un yazısının tamamı şöyle:
Bu köşede iktisadi sorunları anlatmak ve sadece onun bir parçası olmak istemiyoruz. Zira bu gök kubbe yıkılırsa biz altında kalmayız diye bir düşüncemiz yok. O zaman bize de sorunu anlatıp, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nı ikaz edip, üstüne bir de çözümü ortaya koymak yakışır.
Bakınız kur 18'den 11'e düştü. Peki düştüğü yerde kalacak mı? Bu sorunun cevabı nasıl düştüğü ile ilgili. Hükümet vatandaş döviz sattı diyor, uzmanlar hayır kamu döviz sattı diyor. Hükümet doğru diyor diyelim. Yani vatandaş hükümetin ürünlerine güvendi ve dolar bozduruyor olsun. Bu durumda Lira'ya geçiyor demektir. Peki o zaman önümüzdeki dönemde kurun artmaması gerek ki Hazine kur farkını ödemek için yüke girmesin. Enflasyon da artmasın ki vatandaş kur sabit kalsa bile Lira'da %17 faiz alıp zarar etmesin. (Enflasyon 27 olur faiz 17'de kalırsa arada 10 puan fark eksi demektir) Peki enflasyonun artmayacağının garantisi var mı?
Bu garanti yok. Çünkü kur artışını doğuran mekanizma hem bizim enflasyonumuzun artması hem de FED faiz politikasına bağlı olarak şekilleniyor. Bunlara ek olarak ben size kurun enflasyona bağlı olarak yükseleceğini söylersem ne dersiniz?
Geçtiğimiz gün enflasyonun nereye gideceğini gösteren önemli bir veri açıklandı. Perşembenin gelişi çarşambadan belli oldu.
"Türkİş'in Aralık ayı Açlık ve Yoksulluk Araştırması'na göre Ankara'da yaşayan dört kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre rekor bir artışla yüzde 25,75 oranında gerçekleşti."
Türkiye'de gıda fiyatlarındaki artış sanayi ile birlikte enflasyonun ana nedenlerinden. Bu anormal artışlar neden oluşuyor? Ne yazık ki AKP'nin dışa bağlı ekonomisi içeride çiftçinin üretim yapmasını engelledi. Dolar bolken Türk köylüsü pahalıya üretiyor diye ezildi, hor görüldü. Buğdaya ne gerek var Rusya'dan alırız, samanı Bulgaristan'dan, mercimek ve nohutu dahi Kanada'dan alırız dedik. Dolar bolken ucuzken bu iş başımıza dert olmadı ama kur yukarı gittikçe ithalat maliyetleri fiyatlara yansıdı.
İş sadece tarımla da bitmiyor. Dönüp sanayiye baktığımızda da aynı tabloyu görüyoruz. İğneden ipliğe ne üretilecekse Çin ve Almanya'dan gelen yarı mamullere bağlı. Bu bağ, kur 11 olsa bile üretici fiyatlarında %55 gibi yüksek bir rakamı karşımızda sabit bırakıyor.
Sanayide karşımızda fiyat artışları oluşturan tablonun devam edeceğini İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı (KKO) rakamından da anlıyoruz. Merkez Bankası raporuna göre, "İmalat sanayi genelinde kapasite kullanım oranı (KKO), bir önceki aya göre 0,6 puan artarak yüzde 78,7 seviyesinde gerçekleşmiştir."
Ekonomide KKO oranı %80'lere yaklaşıyorsa bu aşırı kapasite demektir ve ek yatırımlar yapılmazsa ekonomide enflasyonist baskıların olacağını gösterir. Ancak bu noktada Türk sanayisi bu ek yatırımları yapamaz. Bankaların %3035 civarındaki kredi faizleri ile yatırım nasıl yapılır? O zaman arza bağlı fiyat artışlarının gıda ile birleşerek Türkiye'de enflasyon seviyesini 2022 yılının ilk çeyreğinde %40 civarına çekeceğini söyleyebiliriz. Kurun son düşüşünün enflasyonun %6070 olmasını engellediğini, ancak fiyatlar genel seviyesinin önümüzdeki dönemde de vatandaşı rahatsız edecek düzeyde kalacağını öngörüyoruz.
Özetlersek %40 enflasyon varsayımımız, tarımdaki üretim gücünün azalması ve karşılığında artan nüfus nedeni ile talebin artışı, sanayide dışa bağın sürmesi ve arz artışlarının kısa vadede gerçekleşmeyeceği çıkarımlarına bağlıdır.
Bu veriler ışığında yıl sonunu 12 olarak kapatacak kurun ileri tarihli enflasyon/kur hesabına göre %40 enflasyon rakamında Lira'da yaşanacak olası kaybı 4,8 TL olacaktır. Kur ise 12+4,8 = 16,80 rakamına ulaşabilir.
Bu durum ise tam bir kısır döngü yaratarak daha büyük enflasyon rakamlarını getirecek ve Lira'da kayıpların artarak devam etmesini sağlayacaktır.
Çözüm nedir?
Çözümü maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:
* Ekonomi yönetimine azalan güveni ve bozulan algıyı düzeltmek için TUİK ve TCMB verilerinin piyasa gerçeklerine yakın olması sağlanmalıdır.
* Başta Erdoğan olmak üzere AKP yönetimi siyasi bir uzlaşı dili geliştirerek ülkede artmış tansiyonu düşürmelidir.
* Ülkenin demokratik çizgiden uzaklaştığına dair yapılan yorumları boşa çıkarmak için, dış yatırımcı güvenini sağlamak adına, geçtiğimiz günlerde iktisadi görüşlerini açıklayan kişilere karşı açılan soruşturmalardan vazgeçilmesi gereklidir. Polis devletini çağrıştıracak ya da soruşturmalar, cezalar, karşılıklı misillemeler gibi zora dayalı yöntemlerin çıkmaz sokak olduğu, bozulmuş güveni daha da bozacağı akıllardan çıkarılmamalıdır.
* Türk tarımı ve sanayisi için yeni bir model belirlemek, ithalatçı sistemden kurtulmak için en az 1500 delege ile İzmir'de bir kongre düzenlenmelidir. Küçük büyük bütün partiler, dernekler ve odalar çağrılarak çalışma grupları ile Türkiye'nin yeni ekonomik anayasası yazılmalıdır.
* Yeni ekonomik anayasaya tüm partiler imza koyarak ulusal iktisadi plan olarak iktidar değişse bile devam ettirileceğine dair garanti verilmelidir.
Anılan önlemler alınırsa kurun kalıcı olarak düşeceğini, ancak alınmazsa 2022 ilk çeyreği sonrası 17'ye yaklaşacağını değerlendiriyoruz.