All News
26 Ocak 2019 ( 19 izlenme )
Reklamlar

Suriyelilerin Arkasından da O Çıktı!

Gazeteci Batuhan Çolak, Suriyeli göçmenlerin örgütlenme sürecini irdeledi ve şok gerçeklere ulaştı. Çolak, Türkiye'deki Suriyelileri bakın kimin örgütlediğini, bu işin arkasında kimin olduğunu açıkladı? 

" Beşar Esad'ın devrilmesi için Suriye'de başlatılan operasyondan en büyük zararı  gören ikinci ülke Türkiye oldu. Tarihte eşi, benzeri olmayan bir nüfus hareketiyle karşılaştık. Bu olayın küçük çaplı bir benzerini ABD'nin, Irak'a yaptığı I. 


Körfez müdahalesi  sırasında yaşamıştık. Saddam, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgeleri kimyasal  silahlarla vurmuş, yüz binlerce insan sınırlarımıza dayanmıştı. Güvenli bölge  kurulma fikri ortaya atılmadan bu büyük nüfus Türkiye'ye alınmıştı. İnsanî  niyetle yapılan bu hamle sonrasında Türkiye'deki PKK terörü en yoğun saldırı  dönemini başlatmıştı.


Şimdi yaşadığımız tablo ise bambaşka... On binlerle ifade edilerek başlayan  Suriyeli göçü milyonlara ulaştı. Şu anda gayriresmi olarak 5 milyona yaklaşan  bir nüfustan bahsediyoruz. Dünya üzerinde böylesi büyük bir nüfus hareketinin başka bir örneği bulunmuyor.  "Esad devrilecek, Suriye'ye demokrasi gelecek" denilirken, Türkiye'ye büyük bir  demografik operasyon gerçekleştirildi. Bu sürece zemin hazırlayanlar, bu  organizasyonu kuranlar elbette gelecekte Türkiye'yi yönlendirecek projeler için  çoktan düğmeye basmıştı. 

Bu kapsamda Batılı ülkeler, tıpkı "demokrasi getirmeyi vaat ettikleri" ülkelere  yaptıkları gibi Türkiye'yi karıştırmaya, Suriyeliler üzerinden "kimlik inşa  etmeye" başlamış durumdalar. Türkiye uyurken neler oluyor? İstanbul Arel Üniversitesi'nde 31 Ekim 2018 tarihinde "Suriyeli Kadınları  Güçlendirme" adıyla kapsamlı bir proje başlatıldı. 1 Kasım 20181 Mayıs 2019  tarihleri arasında süreceği açıklanan projenin amacı, 
"Türkiye'de yaşayan  Suriyeli göçmen kadınların kadın hakları, mülteci kadın hakları, toplumsal  cinsiyet ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, kadın sağlığı başlıklarında  düzenlenecek çalıştaylarla toplumsal farkındalığın artırılarak bilinçlenmenin  sağlanması" şeklinde ifade ediliyor. Ülkelerine birkaç mülteciyi alınca "istifası istenen" Norveç hükümeti projenin  en büyük destekçisi! Norveç'in yanı sıra bu projeyi destekleyen çok enteresan  kuruluşlar var; Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, HayatSür Derneği, Kadınlarla  Dayanışma Vakfı (KADAV), Uluslararası Mavi Hilal Derneği, Arel Üniversitesi  Radyo'su, Şişli ve Sultanbeyli Belediyesi... Projeyi destekleyenlerin oldukça enteresan bağlantıları var. Bunlardan biri  HayatSür Derneği... Derneğin resmî sayfasındaki "hakkımızda" bölümünde şu  ifadelerle karşılaşıyoruz: "HayatSür Derneği; Türkiye'deki yaşayan mültecilere eğitim, psikososyal destek,  entegrasyon ve yetenek geliştirme/meslek edindirme alanlarında destek vermeyi  amaçlayan bir sivil toplum kuruluşudur... 

Bu amaçla, 2014 yılından bu yana  Hatay, Gaziantep ve İstanbul'da özellikle Suriyeli çocuklara, öğretmenlere ve  kadınlara yönelik projeler gerçekleştirildi. Suriyeli öğrencilere yönelik  ücretsiz Türkçe dil kursları açtık. Devlet okullarına kayıt ettirdik. Çeşitli  okul ve eğitim merkezlerine eğitim malzemeleri ihtiyaçlarında destek verdik.  Suriyeli girişimci kadınlara ekonomik bağımsızlıklarını kazanabilecekleri  projelerinde maddi ve manevi destek sağladık." Buraya kadar her şeyi normal kabul edelim. Peki bu dernek, bu eylemleri  yapabilecek parayı nereden buluyor? Bağlantıları araştırdığımızda çok enteresan sonuçlara ulaşıyoruz. HayatSür Derneği'nin parası Açık Toplum Vakfı tarafından karşılanıyor. Bir diğer  ifadeyle George Soros tarafından! Projenin bir başka destekleyicisi ise Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV)...  

Vakıf sitesine girdiğimizde Kürtçe "Biji Yekitiya Jinan" (Yaşasın Kadın  Dayanışması) yazısıyla karşılaşıyoruz. Aynı sitede vakfın faaliyet alanı".. Son  birkaç yıldan bu yana ise, bu başlıklara ek olarak çoklu ayrımcılığa maruz kalan  göçmen kadınlar ve mahpus kadın ve LGBTİ bireylerle dayanışma örgütlemeye  çalışıyoruz." şeklinde tanımlanıyor. "Ayrımcılığa maruz kalan göçmen kadınlar"  denilerek, ayrımcılığa uğrayan kadınlar arasında bile "göçmengöçmen değil"  ayrımı yapılıyor! 

Projedeki bir başka oluşum ise Mavi Hilal Derneği... Derneğin bağlantılarını  incelediğimizde "Community Housing Fund, Catholic Relif Service" gibi  uluslararası fon kuruluşları dikkat çekiyor. Özetlemek gerekirse, Türkiye'deki mültecilerle ilgili Soros ve türevi oluşumlar  çoktan devreye girmiş durumdalar. "Türkiye'ye entegrasyon" adı altında ciddi bir  siyasi bilinçlendirme yapılıyor. Bu projelerin hiçbirinde mültecilerin geri  dönüşü üzerine program yapılmaması sizce normal bir durum mu? Türkiye'ye uluslararası fon kuruluşları ve Batılı ülkelerin eliyle demografik  operasyon yapılırken, uyutulmaya devam ediyoruz!"


Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Şehir hastanelerindeki vurguna AKP’li vekil bile isyan etti Euro 29 liranın üzerinde rekor kırdı! İşte dövizde son durum 8 yaşındaki kardeşini öldüren 18 yaşındaki ağabeyden: bilerek ve isteyerek öldürdüm Yeni ekonomi yönetimiyle Türkiye'nin kredi risk primi 400 puanın altına geriledi