Odatv İmtiyaz Sahibi Soner Yalçın, Sözcü gazetesindeki köşesinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tutumunu eleştirdi.
Soner Yalçın, 1999 seçiminde yaşananları aktardı ve Bahçeli’ye karşı hiçbir zaman önyargılı olmadığını kaybetti.
Yalçın yazısında “Devlet Bahçeli'ye hiçbir zaman önyargım olmadı. Ancak… 31 Mart yerel seçimi ve özellikle Çubuk Akkuzulu Köyü'nde yaşanan linçle ilgili konuşmalarını kızgınlıkla takip ediyorum. Bahçeli ısrarla çatışmacı bir dil kullanıyor. Kafamda şu soru var: Bahçeli'nin maksadı nedir?” diye sordu.
“BAHÇELİ'NİN POLİTİK AFRA TAFRASINI/ FİYAKASINI ANLAMAK ZOR”
Yalçın, seçimlerden sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı “Türkiye İttifakı” çıkışını hatırlattı ve yazısında şu ifadeleri kullandı:
“Cumhur'un ortağı Devlet Bahçeli bu sözlere neden uyum sağlamıyor? Niçin ısrarla kutuplaştırıcı bir dil kullanıyor? Hesabı ne? Bunu çözmek zorundayız…
Devlet Bahçeli özellikle 31 Mart'tan sonra öyle yüksekten konuşuyor ki, sanırsınız seçimin galibi! Oysa… Ülke genelinde MHP, 3 milyon 394 bin oy aldı. Yahu CHP sadece İstanbul'da 4 milyon 170 bin oy aldı. MHP'nin kazandığı illerdeki toplam oy, sadece Ankara'da Mansur Yavaş'ın aldığı oy kadar bile değil!
Önce Mersin'i sonra Adana'yı kaybetti MHP. Ve buna rağmen… Bahçeli'nin politik afra tafrasını/ fiyakasını anlamak zor! Bunda yandaş medyanın ‘Cumhur'un ortağı’ diye Bahçeli'ye gereksiz övgüde bulunmasının etkisi olduğunu düşünüyorum. Neyse konum bu değil; Bahçeli'nin tehlikeli siyasal taktiğinin altındaki ‘nedeni’ bulmak! Şu olabilir mi:
Erdoğan'ın ‘Türkiye İttifakı’ arayışı önümüzdeki siyasal sürecin ana gündemi olacağa benziyor. Bu ittifakın amacının, yurtseverlik temelinde AKPCHP ittifakını sağlamak olduğunu düşünüyorum! İlk bakışta ittifak zor gibi görünse de ittifak metninin buna işaret ettiğini görmemek için kör olmak lazım!”
“BAHÇELİ'NİN TELAŞI BUNDAN”
Soner Yalçın yazısında ayrıca şunları kaydetti:
“Kısa bir süre sonra seçim alevi sönünce AKP iktidarı ile CHP belediyeler arasındaki ittifakın bunun ilk somut adımı olacağını sanıyorum.
Türkiye'yi ‘düzlüğe çıkarmak’ için Erdoğan'ın, altını oyan MHP'ye değil, CHP'ye ihtiyacı olduğunu kavradığını sanıyorum.
İşte… Devlet Bahçeli bu ittifakın önüne geçmek için ortalığı karıştırıcı stratejik dil kullanıyor! AKP iktidarı ona hep mahkum olsun istiyor…
Sanırım… Ülke siyasetinde kartlar yeniden karılacak. Bahçeli'nin telaşı bundan!”
MHP’DEN SEVİYESİZ YANIT
Soner Yalçın’ın yazısına, yaptığı seviyesiz açıklamalarla bilinen MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’dan geldi. Büyükataman yaptığı yeni bir seviyesiz açıklamada şunları ileri sürdü:
“Kendilerini toprağın kat kat altına kazdıkları odalara kapatıp burada kurguladıkları şeytani planların sözcülüğünü yapan kimi şahıslar tecahülüarif sanatına bambaşka manalar yüklemektedirler. Baştan sona doğrusunu bilip de yanlışına halkı inandırma amacı güden bu yazılardaki gizemli koyu tonların ise vurguladığı hiçbir gerçek yoktur.
18 Nisan 1999 tarihi ile başlayan ve anlatımındaki tek amaç kendi şahsına puan toplamak olan girizgâhın içerisindeki yanlışlıklar bir yana bu yazıyı kaleme alanın 18 Nisan 1999 tarihinden başlanacak bir portresi bu kişinin hangi odalarda semirdiğini ortaya koyacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisinin Türk siyasetindeki uzlaşmacı tavrı, demokrasimizin önündeki açmazların halli için verdiği mücadele, parlamentonun önündeki tıkaçları açma konusundaki mahareti yalnızca bugün değil kurulduğu günden beri demokrasi düşmanlarının bize dair en iyi bildiği konudur.”
“MÜREKKEP, KÂĞIT, ZAMAN İSRAFINDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR”
MHP’li Büyükataman, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Hafızaları tazelemek adına 17 Kasım 1977 tarihine, bu tarihin öncesinde yaşananlara dönmekte fayda vardır. 1977 seçimlerinden Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti olarak çıksa da Ecevit’in kurduğu hükümet güvenoyu alamamıştır. Hükümet kurma görevini devralan Demirel ise 2. Milliyetçi Cephe olarak da bilinen Adalet Partisi, Millî Selamet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisinin birlikte yer aldığı koalisyon hükümetini kurmuştur. Hükümet kurulmuş olsa da Meclis Başkanı uzun bir süre seçilememiştir. Ülkenin o dönem içerisinde bulunduğu keskin siyasi kutuplaşmalara rağmen merhum Başbuğ’umuz Alparslan Türkeş; sorumluluk bilinciyle, CHP ile görüşmeler başlatmış ve bu görüşmeler neticesinde CHP’nin teklif ettiği 15 ılımlı isimden Cahit Karakaş’ı destekleyeceğini açıklayarak Gazi Meclis’in yeniden çalışmasını sağlamıştır.
Cumhuriyet Halk Partililerin bugün utanarak andıkları 2007’de yaşanan 367 krizinde Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin demokrasiden yana aldığı tavır, merhum Türkeş’in siyasi geleneğinin devamı olması adına önemlidir. Görebilene, anlayabilene…
Bu misalleri çoğaltmak, Milliyetçi Hareket’in kuruluşundan bugüne siyasetini anlatmak olacaktır. Bugün belli kirli çevreler, bu durumu bildikleri hâlde Milliyetçi Hareket’in kuyusunu kazmaya çalışmaktadırlar. Sayın Genel Başkanımızın ülkü, ülke ve millet sevgisini, ekonomi bilgisini, milletin birliğine olan inancını ve bu doğrultudaki mücadelesini afra/tafra diye ifade edebilecek kadar üslupsuzlaşanların zırvaları mürekkep, kâğıt, zaman israfından başka bir şey değildir.”
“NECİP TÜRK MİLLETİNİN GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP ETTİĞİNE ŞÜPHE YOKTUR”
İsmet Büyükataman seviyesiz açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Birileri kararını vermiş gözükmekte, karanlık odaklardan ‘MHP’ye ve Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye saldırın.’ talimatı alanlar, bu kirli ve dış mihrağın sözcülüğünü üstlenenler, Devlet Bahçelisiz ve MHP’siz yeni bir çağ başlattığını iddia edenlerin peşine takılanlar birkaç gündür TV ekranlarında, gazete köşelerinde, İnternet sayfalarında kin kusmaktadır. Kimi çözüm sürecinde MHP’nin karşı duruşunu, kimi Gezi olaylarında MHP’nin hükümete desteğini, kimi FETÖ’nün üzerine gidilmesi için MHP’nin ısrarını eleştiriyor. Bakarsanız hepsi AK Parti’nin güya güçlenmesi için konuşuyor.
Milliyetçi Hareket olarak daima büyük Türk milletinin faydasını gözeten bir siyaset çizgisi takip edeceğimizden aziz milletimizin kuşkusu yoktur ve olmasın. Milliyetçi Hareket, Türk milletine yönelik hain saldırıların bertarafı ve 2023’e giden yolda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin tüm kurum ve kurallarıyla kökleşip yerleşmesi için mücadelesine devam edecektir. Cumhur İttifakı’nın dağılması için mücadele edenlerle, Cumhur İttifakı’nın yaşaması için emek verenlerin sahada olduğu bu günlerde necip Türk milletinin gelişmeleri yakından takip ettiğine şüphe yoktur.
Ne mutlu Türk’üm diyene!”