Erdoğan, BM Genel Kurul toplantıları için gittiği New York'ta yaptığı konuşmada “Birileri istemese de gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın, Mısır Cumhurbaşkanı Muhammet Mursi'nin hakkını aramaya devam edeceğiz” dedi.
Güzel.
Peki… Hemen ardından Erdoğan'ın ilk görüşmeyi ABD'li Senatör Lindsey Graham ile yapmasını nasıl değerlendirmek gerekiyor? Ne alaka bu senatör?
Adam… ABD Senatosu Yargı Komitesi Başkanı. 22 senatörün bulunduğu bu komitenin görevi; Adalet Bakanlığı'nı (DOJ) denetlemek, insan hakları hukuku, göçmenlik, fikri mülkiyet, antitröst yasası, internet gizliliğiyle ilgili önerilen yasa tekliflerini gözden geçirmek…
Evet, Senatör Graham ile Erdoğan görüşmesi çok dikkatimi çekti.
Adam… Güneyli bir Baptist, Korint Baptist Kilisesi üyesi. Yani, Evangelist!
İsrail'in kayıtsızşartsız destekçisi.
BM Güvenlik Konseyi'nin 5 Ocak 2017'de Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki İsrail yerleşim binalarını uluslararası hukuka aykırı olarak kınamasına “ses etmeyen” Obama'ya ateş püskürdü…
Kudüs'ün İsrail'in başkenti olmasını en hararetli savunan senatör. ABD Büyükelçiliği'nin geçen yıl Kudüs'te açılması törenine katıldı. Bu yıl Trump yönetiminin Golan Tepeleri'ni İsrail'in parçası olarak tanımasında büyük rol oynadı.
Demek Erdoğan, “Mursi'nin hakkını” bu tür görüşmelerle arayacak öyle mi? Tipik Erdoğan faydacılığı; söz ve eylem hep “ayrı telden” çalar!
AGRESİF MÜDAHALECİ
Senatör Lindsey Graham…
Müdahaleci bir dış politikayı destekliyor. Kendisini “Reagan tarzı Cumhuriyetçi” olarak nitelendiriyor.
Irak'a askeri harekat olması yönünde oy verdi; işgali destekledi
Libya'ya yapılan saldırıyı destekledi.
Suudi Arabistan'ın Yemen'e saldırısını destekledi.
İran'ı “ölümcül düşman” olarak ilan etti. (“Dünyanın en korkunç olayı, DNA testinde İran asıllı olduğunun çıkması” dedi.) Kuşkusuz İran'a askeri müdahaleyi destekliyor…
Venezuela'da Nicolas Maduro'yu devirmek için askeri istila çağrısında bulundu.
Afrika Togo'da dört Amerikan askeri öldürülünce “hemen bu ülkeyi işgal edelim” çağrısında bulundu. (Zaten işgalleri altında olduğunu bilmiyordu!)
Hiç şaşırtıcı değil bunlar…
Lindsey Graham bir hukukçu! Eski askeri savcı ve askeri hakim olarak görev yaptı.
Irak ve Afganistan işgallerinden sonra bu ülkedeki “hukukçuları” beş yıl eğitti! ABD Bronz Yıldız Madalyası aldı…
Guantanamo ve Ebu Garib'de tutuklu bulunan Müslümanların işkenceli sorgularının yasallığını savundu! “Avukatımı istiyorum” diyenlere, “Kapa çeneni. Avukat tutamazsın. Sen düşman savaşçısın ve El Kaide'ye neden katıldığın hakkında seninle konuşacağız” yanıtını verdi…
ABD'de doğan göçmen bebeklerin Amerikan vatandaşı sayılmamasını savundu…
Erdoğan böyle bir karanlık senatörler ile ne konuşabilir ki?
İTİBARIMIZI UCUZLATMAYIN
Neler döndüğüne dair iğneyle kuyu kazıyorum!
Erdoğan ile New York'a giden gazeteciler bu tür görüşmelerin perde arkasını yazmıyor. Sadece Erdoğan'ın sözlerini naklediyorlar! Salt demeç gazeteciliği Erdoğan'a ve itibariyle Türkiye'ye zarar veriyor. Diplomasinin karmaşık koridorlarını yazmak gazetecilerin görevidir.
Örneğin…
Geçtiğimiz hafta ABD Ticaret Bakanı Wilbur L. Ross Jr. ile ilgili makalemde dedim ki, “Dünya baronu Rothschild yetiştirmesi bu ‘Akbaba' Türkiye'de teamüllere aykırı olarak beş gün neyin müzakeresini yaptı?”
Tabii ki yanıt veren olmadı…
Ticaret Bakanı Ross'un bir dönem, dünyayı yöneten kardeşlik topluluğu “Kappa Beta Phi” başkanlığını yaptığını yazdım.
Tesadüf mü Senatör Lindsey Graham da bu “kardeşlik topluluğunun” yönetici!
Endişe duymak zorundayız. Biliyoruz ki Erdoğan çabuk kandırılabiliyor. Birinin şunu açıklaması gerekiyor; Erdoğan “Kappa Beta Phi” topluluğu yöneticisiyle neden sıkça görüşüyor; masadaki dosyada ne var?
Yukarıda yazdığım niteliklere sahip Lindsey Graham gibi bir senatör ile kuzey Suriye dahil hangi konuda uzlaşmaya varılabilir ki?
Meselenin diğer vahim yanı:
Amerikalı bir senatör almış karşısına T.C. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve T.C. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'na bir şeyler anlatıyor!
Kim ki bu karanlık adam Türkiye Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı görüşme yapıyor?