İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Maslak’taki MEF Üniversitesi’nin mezuniyet törenine katıldı. İmamoğlu’na Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç eşlik etti. Törende bir konuşma yapan İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“FİKRİ HÜR, VİCDANI HÜR NESİLLER YETİŞİYOR”
“Eğitimcilerimizin katkısıyla fikri hür, vicdanı hür nesiller yetişiyor. Yolları açık olsun. Gençlerle her yerde bulunmayı çok arzu ediyorum. Bazen bana, ‘Neden bu kadar rahatsın’ diyorlar. İstanbul’u yönetmek büyük bir görev. 6 aylık stres dolu, tanımlaması zor günler yaşadık. Rahatlığım, kesinlikle milletimize olan güvenimizden kaynakladı. Özellikle rahatlığımı tetikleyen, bana umut veren, sahada gördükçe, kucaklaştıkça ümidimde ne kadar haklı olduğumu ispat eden, enerjisiyle, özgüveniyle, geleceğe umutla bakan gençlerdi en büyük ümidim. O beni çok güçlendirdi. Gençlere çok teşekkür ediyorum. Eğitimcilere ve kıymetli hocalarına teşekkür ettim ama onlar için her türlü fedakarlığı yapan annebabalarına, ailelerine teşekkür ediyorum.”
“GERÇEKLERLE YÜZLEŞMEK YERİNE SAÇMA SAPAN KONULARLA UĞRAŞIYORUZ”
“Değerli rektörümüz, yaptığı kıymetli sunumla bizi gerçeklerle yüzleştirdi. Türkiye’nin en büyük sorunu, belki de gerçeklerle yüzleşme sorunu. Popülizm hayatımıza o kadar nüfuz ediyor ki, gerçeklerle yüzleşme fırsatı bulamıyoruz. Gerçeklerle yüzleşmek yerine, saçma sapan konularla toplumun zihnini meşgul ediyoruz. Çocuklarımızı ve gençlerimizi ümitsizleştiriyoruz. Bunu yapanlar koca koca insanlar. Bu ülkenin yöneticileri, bizler, siyasiler… Sorun toplumun kaynağında değil. Yöneticilerin kendilerine çeki düzen vermesi gereken günlerdeyiz. Bunun içinde herkes var. Yöneticiler var, siyasiler var, sayın rektörümüz alınmasın, üniversiteler de var. Üniversiteler, özgür davranabilmeyi, düşünebilmeyi, konuşabilmeyi, herkese kapılarını açabilmeyi, gerektiğinde bu ülkenin yanlış giden konularını herkesin yüzüne vurabilmeyi ve sorgulamayı başarabilse gerçekten ciddi bir adım atmış olacağız.”
”TOPLUM HER FERDİ CESUR OLMALI”
”Kesinlikle toplumumuzun her ferdi, çok cesur olmalı ve bu ülke lehine konuşabilmeli ve asla susmamalı. Susmayan üniversiteleri istiyorum ve diliyorum. Gönlüm ister ki, her üniversitenin kapsından içeri rahatlıkla girebileyim. Benim neyimden korkacaklar ki? Ben de bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, bu ülkenin bir projesiyim, biliyorsunuz. Ama bu ülkenin bazı kurumları, bizimle buluşmaktan, konuşmaktan imtina ederler. Ne gerekçeleri olabilir? Ben bu ülkenin kıymetli bir devlet üniversitesinin mezunuyum. Bugünden sonra şartlar değişmiş olabilir ama bugünden önce arasam, gitmek istesem tir tir titrerler. Niçin böyle? Kimiz biz? Bizim gençlere moral verebilmemiz lazım. Buluşabilmeyi, tartışabilmeyi, konuşabilmeyi, geleceği anlatabilmeyi başarabilmemiz lazım. Gençlerin özgürlüğünü hiç kimse kısıtlayamaz. Hele hele bu çağda. Benim 7 yaşında kızım var. Evimizin en küçük ferdi. Ben, kızımı zapt edemem, mümkün değil. Kızımda da öyle bir yürek var ki, mangal gibi. Bu yürek, bu memleketin bütün küçük kızlarında, erkeklerinde var. O çocukların önünde kimse duramaz. Yaşananlar, ülke adına çok kıymetli şeyler. Onların özgürlüğünü kısıtlamayı bırakın, onlara nasıl yardımcı olabiliriz, önlerini nasıl açabiliriz, onların her ortamda üretebilmelerini, en özgün halleriyle var olabilmelerini nasıl sağlayabiliriz? Ne yazık ki ülkenin konuları bunlar olamıyor.”
”KADRO YOK DİYENLERİN GÖZLERİ KİBİRDEN KÖRLEŞMİŞ”
”6 ay bir süreç yaşadı ülke ve demokrasi testi yaşadı. Hepimiz birer ferdiydik. Sürecin en büyük kahramanı milletimizdir. Milletimizin demokrasi kahramanlığını tebrik ediyorum. Bir tarafı destekleyen, desteklemeyen diye de ayırt etmiyorum. Sadece İstanbul’da değil, Türkiye’nin her noktasında bu an ile ilgilenen ve bu ana destek veren insanlarımıza teşekkür ediyorum. Bu deneyim, bizlerin yarınlarda, Cumhuriyeti ve demokrasiyi daha güzel yaşayacağımız günlerimize teminat olan günleri yaşattı. İstanbul, tersine beyin göçünün, dünyanın nitelikli nüfusunu İstanbul’a getiren fırsatlar şehri olmalıydı. 2019’da Cumhuriyet’imizin 100’ncü yılına giderken bunları konuşabilmeliydik. Çok fırsat ve zaman kaybetmiş olabiliriz boş mevzular üzerinden ama bugün itibariyle biz bunun farkındayız. Bir gün bile kaybetmeyeceğiz. Bu konudaki en büyük teminat da siz kıymetli gençlersiniz. Ben, sizlerden ümitliyim. Çünkü, bu ümidimizi tazeleyen karakter, 45 yaşındaki çocuklarımızdan başlamak üzere, en büyük dinamizmi bize, şu geçtiğimiz günlerde ve aylarda gençler yaşattı. Yumruğunu sıkarak, gözlerindeki pırıltıyla ‘Başaracağız’ inancını, en az benim kadar bana iade eden gençlerden ve çocuklardan yaşadık. ‘Bu ülkenin kadrosu yok. Bir tek yöneten kadro bizde var’ diyenler oldu. Bence onların gözleri kibirden körleşmiş. Şu salondan kabineler çıkar, İstanbul’u yönetecek kadrolar çıkar.”
”BU KENTİN İNSAN KAYNAĞI BU ŞEHİR İÇİN HAZİNE”
”Bu kentin insan kaynağı, bu şehir için hazinedir. Bu kaynağın farkında olan bir yöneticinizim. Bu şehrin her anında sizlerden faydalanacağımın sözünü veriyorum. Benim ne popülizmle işim var ne de Pontus’la şunla bunla işim var. Benim, akıl ve bilimle işim var. Bilişim vadilerini sizlerle kuracağız. Esenler dediniz. O büyük alanlar, o rezerv alanlar bu şehir adına kötü kullanıldı. Esenler’le ilgili bir projemiz çakıştığı için söylüyorum. Hem Harem’i hem de Esenler’i şehir dışına taşıyacağımız için, hızlıca Esenler Otogarı’nı, şehrin kalbinde, meto ulaşımı olan, aynı zamanda İstanbul’un en yeşil vadilerinden biri olan alanın hızlıca taşınma ve dönüşmesini yapıp, yüksek teknoloji merkezine dönüştüreceğiz. Sizlerle yapacağız bunu. Bazıların belki işine gelmemiş olabilir. ‘Birilerine peşkeş mi çekiyor’ diyebilirler. Evet, ben bu alanı ve o alanları, akla ve bilime peşkeş çekiyorum.”
”HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK”
”Kentle ve şehirle ilgilenin. Bu şehirle ilgilenmek demek, geleceğinizle ilgilenmek demektir. Bu şehri 16 milyon insanımızla, özellikle gençlerle yöneteceğiz. Ama ilgi duymalısınız. Simgesel olması açısından, sizlerle iç içe olmak açısından Saraçhane’deki o büyük belediye binasını Türkiye’nin en büyük kütüphanesi yapacağız. Hedef, sizleri oraya çekmek. Meclise giren bir siyasi, kendine çeki düzen verecek. Ben, sizleri gördüğümde kendime çeki düzen vereceğim. Çünkü çok zeki, güzel ve yakışıklısınız. Hiçbir zaman unutmayın, gençliğiniz var. Heyecanınızın yüksek olduğunu biliyorum. Ve asla vazgeçmeyeceğinizi de biliyorum. Bu duygularla inanıyoruz ve biliyoruz ki, bu ülkede her şey çok güzel olacak. İnancım o kadar yüksek ki, Cumhuriyet’in 100’ncü yılında siz gençler, mucizeyi gerçekleştireceksiniz. Her şey çok güzel olacak.” İmamoğlu’nun coşkulu konuşması öğrencilerden ve katılımcılardan büyük alkış aldı ve ”Her şey çok güzel olacak” tezahüratı hep bir ağızdan söylendi.
SETTE RENKLİ GÖRÜNTÜLER
Törenin ardından Taksim’deki Pera Palas Oteli’ne geçen İmamoğlu, senaryosunu Ahmet Ümit’in yazdığı, yönetmenliğini Cengiz Özkarabekir’in yaptığı, Kasım’da vizyona girecek olan ve usta şair Nazım Hikmet’in hayatını konu alan ”Merhaba Güzel Vatanım” adlı belgeselin setine konuk oldu. Yönetmen koltuğuna oturan İmamoğlu, bir süre setin idaresini eline aldı. Bu sırada renkli görüntüler yaşandı.