All News
16 Mart 2019 ( 21 izlenme )
Reklamlar

Fatih Altaylı'dan Yeni Zelanda yazısı: Din sömürüsü üzerinden...

Fatih Altaylı, "Dinci siyasetin sonuçları" başlıklı yazısında, "Dini siyasal amaçlarla kullanma, dini değerler üzerinden siyaset yapma ve din sömürüsü üzerinden siyasi güç devşirme meraklısı Müslüman siyasetçiler, istemeyerek de olsa “İslamcı terör”ün doğmasına neden oldular. " dedi. 

Altaylı'nın yazısından o bölüm şöyle:

Yeni Zelanda’daki akıl dışı, insanlık dışı saldırıyla ilgili yazdıkları yazılarda, genç meslektaşlarım “Buna Hristiyan terörü diyebilir miyiz?” diye sorup. Kendileri yanıtlamışlar:
“Hayır diyemeyiz” 


Hiç ama hiç katılmıyorum. 
Diyebiliriz. 
Bu bal gibi “Hristiyan terörüdür!” 


İslami terör ne kadar gerçekse, bu da o kadar gerçektir, o kadar vardır. 
Din denilen “Kutsal”, siyasete ne kadar alet edilirse, o dinin adıyla anılan “Terör” de o kadar var olacaktır. 


Dini siyasal amaçlarla kullanma, dini değerler üzerinden siyaset yapma ve din sömürüsü üzerinden siyasi güç devşirme meraklısı Müslüman siyasetçiler, istemeyerek de olsa “İslamcı terör”ün doğmasına neden oldular. 

Bu söylemlerden etkilenen, genç, amaçsız, hevesli kitleler radikalleştiler. 
İçlerinden bazıları teröre yöneldi. 


Son yıllarda da Batı’daki insani değerlerin giderek erozyona uğramasından, siyasetindeki boşluktan faydalanan bir grup siyasetçi de dini siyasete alet etmeye, din üzerinden oy toplamaya, dini değerleri kullanarak toplumu ajite etmeye yöneldiler. 
Çünkü beceri yoksunu, düzeysiz politikacının sığınabileceği en kolay liman “Din siyaseti” ve Batı siyasetindeki düşüşle birlikte bu tür politikacılar ortaya çıktı. 
Avusturya’da Haider, Fransa’da Le Pen familyası, Hollanda’da Wilders ve tabii hepsinden daha etkin ve güçlü ABD’de Trump. 


Üstelik Trump’ın hiçbir ahlaki değere sahip olmayan bir figür olarak din tacirliği siyasetinin içerdiği “Lümpen tavır” çok da “Gaz verici...” 
Bu yüzden tüm bunlara baktığınız zaman buna “Hristiyan terörü” diyebiliriz. 
Arkasında ise Batı’da da çeyrek yüzyıldır yükselen “Din siyaseti” var. 
Çünkü dini bile bile kullandılar.

Cahil değil

49 kişiyi katleden Hristiyancı teröristin basit, cahil bir Yeni Zelandalı olmadığı aşikâr. 
Çok iyi bir eğitimden geçtiği, Hristiyan propaganda makinasını kullananlar tarafından çok iyi bir biçimde yetiştirildiği ve nereye hangi mesajı vermesi gerektiği konusunda eğitildiği ortada.


Bizim memleketteki “Arap Muhipleri” ya da “Arap aşıkları” Yeni Zelanda saldırısından ders almışlar mıdır acaba? 
Bakın saldırganın motivasyonuna, ne kastettiğimi görün. 
Bizimkiler burada Müslümanlığı “Araplaşmak” diye uygulamaya kalkarken, bütün Dünya Müslümanla Arabı değil, Türkü özdeşleştiriyor. 
Çünkü Batı Müslüman deyince, bin yıla yakın bir süre kapısını zorlayan, yer yer kırıp giren Türkü tanıyor. 
O yüzden de İslamofobi denilen şey aslında bir “Türkofobi” 
Ama niyeyse biz kendimizi Araplaştırmaya çalışıyoruz.

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Hayvan barınağını ziyaret eden Ajda Pekkan, ailelere seslendi: Çocuklar hayvanları oyuncak gözüyle görüyorlar Ordu Valisi Harekete Geçti Davutoğlu - Babacan cephesinden 'ittifak' hamlesi Demet Şener, 360 Derece Programında Demet Akalın İddialarını Yalanladı