Fatih Altaylı'nın Nagehan Alçı'ya seslendiği köşe yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Çok açıkça uyarıyorum... Ekrem İmamoğlu yarın oynanacak FenerbahçeGalatasaray maçına kesinlikle gitmemeli. Bu programını iptal etmeli. Sağduyu ve itidal galip gelmeli.”
Bu “öneri” ya da “uyarının” sahibesi güzel mahcemalini, benimkinin iki sıra altında görebileciğiniz, köşe komşum Sayın Nagehan Alçı Hanımefendi.
Oylar sayılırken, İstanbul’da belediye başkanını belirleyecek seçimlerin 2 Haziran’da olacağını söyleyen yazarımız.
Dün de böyle bir öneride bulundu.
İstanbul’un seçilmiş ama mazbatasını henüz alamamış Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na seslendi.
4 milyonun üzerinde oy almış Başkan’ı “uyardı”.
“Gitme o stada” dedi.
Bu uyarı bazılarınıza makul gelmiş olabilir.
Ancak ben her meseleye başka açılardan da bakmayı severim.
İsterseniz gelin birlikte bakalım farklı açıdan.
Mesela bu olay 1994’te yaşansaydı.
Seçilmiş ama mazbatası 14 gündür verilmemiş Başkan, Refah Partisi’nin o günkü adayı olsaydı...
Ve o günün güçlü, etkili minik kuşlu yazarı Emin Çölaşan köşesinde “Çok açıkça uyarıyorum. Refah Partili Başkan bu programını iptal etmeli. Sağduyu ve itidal galip gelmeli” diye yazsaydı...
Sayın Nagehan Alçı ne düşünürdü bu konuda?
Acaba o uyarı bugün hâlâ konuşuluyor, bugün hâlâ “Baskıcı bir rejimin medyadaki sesi” olarak hatırlatılıyor olur muydu!
Ve Sayın Nagehan Alçı bugün katıldığı tüm televizyon programlarında bu durumu hâlâ eleştiri konusu yapar mıydı!
Samimiyetle yanıt versin diyeceğim ama demeyeyim.
Fakat şunu diyebilirim:
Demokrasi sandıkla gelip, sandıkla gitmenin, çoğulculuğun ve daha birçok şeyin rejimi olduğu gibi biraz da “Sana yapılmasını istemediğin şeyi sen de başkasına yapma” rejimidir!
İmamoğlu mazbatayı her hâlükârda almalı
İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin sonucu ne olacak hâlâ bir muamma halinde sürer ve YSK muhtemelen “sinyal” beklerken dün Ankara’dan bir dönem AK Parti’ye de yakın olmuş bir dostum aradı.
Söylediği şu: “AK Parti teşkilatları seçim yenilenmesi garanti diye bilgi geçmeye başladılar”.
Doğru mudur, değil midir bilemem.
Ben hâlâ YSK’nın resmiyetine bakarım.
Peki diyelim ki, YSK İstanbul’da gerçekten böyle bir karar verdi.
İşler nasıl yürür?
Normalde olması gereken şu:
YSK İmamoğlu’na mazbatayı verir.
İtirazlardan ötürü yeniden seçim takvimini belirler.
O güne kadar İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni yönetir.
Seçim sonucunda İmamoğlu kazanamazsa Başkanlığı düşer, yerine yeniden yapılan seçimde kazanan aday mazbatayı alır.
İmamoğlu bir daha kazanırsa Başkanlığı sürdürür.
Normal prosedür bu.
Tabii söylenen bir başka şey ise sadece Büyükşehir Belediye Başkanı için oy kullanılacağı.
Böyle bir karar tam bir facia olur.
Bütün oylar aynı zarftan çıktığına göre, ilçe belediye başkan seçimleri de, belediye meclisi seçimleri de tekrarlanmalı.
Ve yeniden seçime gidilirse, diğer tüm seçmen taşıma iddiaları da araştırılmalı.
Çünkü bu kez de seçimden sonra Üsküdar, Çatalca ya da Silivri’de de seçmen taşındığı için bir daha seçim yapılması gerekliliği ortaya çıkabilir."