İŞTE O YAZI:
Acaba Devlet Bahçeli haberi olmadan arabasında taşınan 2 otomatik tüfeğin katil tüfek olup olmadığını hiç merak etmiş midir, o tüfeklerle kimlerin öldürüldüğünü biliyor mudur?
CHP'li, İsmet İnönü taraftarı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi ve değişik bir çizgi izleyerek 1960'ların ortalarında Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin toplantılarında Alpaslan Türkeş'in seminerlerini dinlemeye başladı. Bu kişinin adı Devlet Bahçeli'ydi ve 1967 yılında Ülkü Ocakları'nın ilk kurucu ve yöneticilerinden birisi oldu.
Alaattin Çakıcı, Abdullah Çatlı ve Muhsin Yazıcıoğlu gibi diğer ülkücülerden farkı asistan olmasıydı, o yüzden basında çok yer almadı ve diğerleri gibi tanınmadı. Aradan seneler geçti, Bahçeli'nin siyasi yaşamında benim en komiğime giden olay yaşandı, Özel Harp Dairesi'nden gelen Alpaslan Türkeş'e Bahçeli'nin MİT mensubu olduğu üzerine şikâyet edildi. Bahçeli'nin MİT mensubu olup olmadığını bilemem ama 12 Eylül duruşmalarında yargılanmayan nadir Ülkücü'lerden birisidir. Bu arada Türkeş'in bu konuda verdiği iddia edilen yanıt da ilginçtir, "Bunu en azından biliyoruz, deşifre edersek başka birini gönderecekler ama biz bu kez onun kim olduğunu çözmek için uğraşacağız"
Gelelim 1978'lere, Ali Halaman, Fuat İstanbullu, Ekrem Pazarcı ve Sami Ocak, Adana'ya gitmek için Devlet Bahçeli'den arabasını ister. Bahçeli 01 FE 994 plakalı ve beyaz renkli Renault marka arabasını hiç tereddüt etmeden verir. Arabadakiler görüşmelerini yapar, bu arada Ekrem Pazarcı, Adana'daki köyünden 1 sandık portakal alıp arabanın bagajına koymuştur. Artık geriye dönmek için yola koyulmuşlardır.
23 Şubat 1978'de polise bir ihbar gelir ve araba saat 16.45'de Kepekli Boğazı'nda durdurulur ve aranır. Bagajda portakal sandığının altına gizlenmiş 2 otomatik tüfek ve şarjörler bulunur. İfadeler sonucunda herşey ortaya çıkar. Silah paketini Ali Halaman, Adana Ülkü Ocakları başkanı Recai Yıldırım'dan almıştır ve paket Ekrem Pazarcı'nın getirdiği portakal kasasının altına yerleştirilmiştir. Recai Yıldırım daha sonra yakalanmış ve silahları Ülkü Ocakları genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun istediğini söylemiştir.
Şimdi bu konuyla ilgili mahkeme tutanağını vereyim:
1981/278 esas numaralı dosya
Adana MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası Gerekçeli Hükmü
"Renault otomobili, Başkent Mali Bilimler Yüksek Okulu öğretim görevlisi Devlet Bahçeli'den, arkadaşlar memlekete gitmek için aldılar. Araç Bahçeli'nindi ancak silah taşınacağını bilmiyordu."
Bu ifadeler Fuat İstanbullu'nundu ve bunun üzerine Bahçeli'nin ifadesine gerek kalmadı, Bahçeli hakkında ne bir soruşturma ne de dava açıldı. Araçta yakalananlar Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandılar ve ruhsatsız silah nakletmek suçundan ceza yediler. Silahları veren Recai Yıldırım ise Adana MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nda yargılandı ve dava zaman aşımından düşünce serbest bırakıldı.
Aradan 20 yıl geçti ve Devlet Bahçeli borcunu bir şekilde ödedi, Ali Halaman ve Recai Yıldırım, 1999 yılında yapılan seçimlerde Adana milletvekili olarak meclise girdiler.
İşte bugün seçimler öncesi AKP ve MHP'ye oy vermeyen herkesi teröristlikle suçlayan Devlet Bahçeli'nin geçmişinden kısa bir özet. Ben esas başka bişeyi merak ediyorum, acaba Devlet Bahçeli haberi olmadan arabasında taşınan 2 otomatik tüfeğin katil tüfek olup olmadığını hiç merak etmiş midir, o tüfeklerle kimlerin öldürüldüğünü biliyor mudur, biliyorsa bundan üzüntü duymuş mudur, yoksa avuçlarını ovuşturup geleceğinin planlarına mı başlamıştır.
İşte Kürtçe konuşan kardeşlerim, sizi çok sevdiğini söyleyen Devlet Bahçeli'den kısa bir kesit.