Ahmet Takan, bugünkü yazısında , "Saray iktidarının yapısı malum… İçerdeki rahatsızlıklar da belli… İktidarın yıpranmışlığı ve gidici olduğunu görmek için üstün teknolojik aletlere de gerek yok!.." değerlendirmesini yaptı.
Takan, yazısını şöyle sürdürdü:
"AKP’den bir grup Meclis danışmanı ile sohbet ediyordum, gündem maddelerini tahmin edersiniz… Sohbet, mevcut gidişattan duyulan rahatsızlıklara gelince bazı arkadaşlar, AKP içini kastederek ”genç milletvekilleri rahatsız” cümlesini üst üste kurdu. İtina ile yapılan vurgunun üstüne gidince bunun yaşla alakalı olmadığını anladım. İsim, isimler istedim “abi yazarsan bizi yakarsın” dediler. AKP içinde “rahatsız genç milletvekilleri”, “külliye ve AKP’nin hantal yapısından” şikayetçilermiş… AKP’nin taa kuruluşundan beri hem parti genel merkezinde hem de “külliye”nin içinde ve Tayyip Erdoğan’ın en yakınında bulunan değişmeyen isimler, hantal yapının değişmesine müsaade etmiyorlarmış.
AKP içindeki “rahatsız genç milletvekilleri, “hiç muhatap alınmamaktan” şikayetçilermiş…”Külliyeden randevu alamıyoruz. Bakanlarla görüşemiyoruz. Milletin yüzüne çıkamıyoruz. Kendi memleketimize yol bile götüremiyoruz…” diyorlarmış. Ha, bir de genel merkez ve saraydaki yapıyı politbüroya benzetiyorlarmış..."
Şu andaki gözlemime göre, söz konusu “rahatsızlıktan” bir lider çıkar mı?.. Ali Babacan veya Ahmet Davutoğlu’nun partilerine bir kayma olur mu?.. Yarının ne getireceğini kestirmek kolay değil ama sorulara vereceğim cevap: Çok zor. Bu, aile içi dırdırlanma olarak kalır bence… Abdullah Gül’ün İstanbul ofisinden yürüttüğü faaliyetleri de dikkate alarak bir ihtiyat payı bırakıp bu faslı burada noktalayalım."