Cumhuriyet Gazetesi yazarı Orhan Bursalı, Erdoğan yönetimindeki AKP'nin yerel seçimde aldığı yenilgiyi, parti içinde başlayan Davutoğlu Babacan partileşme sürecini ve başkanlık sistemini yazdı.
Orhan Bursalı, Erdoğan'ı "Tek Adam" olarak niteleyerek zor durumda olduğunu yazdı.
Orhan Bursalı'nın "Parlamenter sisteme geri dönüş mü?" başlıklı köşe yazısı şöyle:
"Hemen hemen tüm kuvvetlerin, Adaletin, Yargının, tüm ekonomik kurumların, tüm devlet ve birimlerinin “Tek Adam”a bağlı olduğu ve Meclis’in iyice önemsizleştiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diye anılan ucube yönetim biçiminin değişmesi konusu muhalefetçe gündeme getirildi.
Konuya girmeden bir noktayı daha belirtelim: “Tek Adam”ın gücü sadece yukarıda saydıklarımız değil. Bu yetmiyor mu, başka ne var diyebilirsiniz. Tüm güttüğü bu kurumlardan aldığı büyük güçle, neredeyse tüm ekonomik faaliyetleri sürdüren işveren örgütleri üzerinde de yer yer fırtına estiriyor, hizaya getirme konuşmaları yapıyor, dahası tehdit derecesinde sözler söylüyor.
Peki muhalefetin, yeniden güçlü bir parlamenter sisteme dönelim, dileği mümkün mü?
Bunun için anayasa değişikliği veya referandum gerekir. Meclis’te anayasa değişikliği için, milletvekili sayısının üçte ikisi, yani 400 milletvekili gerekir. Referandum için ise 360 oy..
Bugün Meclis’te AKP+MHP’nin 341 milletvekili, muhalefetin ise 243 milletvekili bulunuyor (11 koltuk boş).
Cumhurbaşkanı ve ortağı Tek Adam sistemini değiştirmeyeceklerine göre, muhalefet de iktidardan büyük bir katılım olmadıkça, anayasa değişikliğini ve referandumu gerçekleştirecek sayıdan yoksundur. Referandum için bile 117 milletvekilinin muhalefete destek vermesi gerekir ki, bugünkü koşullarda bu olanaksız gözüküyor. Ancak iktidarda büyük bir parçalanma olması durumunda...
Yani muhalefetin parlamenter sisteme geçelim talebinin gerçekte bir karşılığı bulunmuyor.
Ama daha ilk yılında Türkiye ekonomisini iflas ettirmiş, ülke tarihinin en yüksek borçlu ülkesini yaratmış, ülkeyi işsizler ordusuna dönüştürmüş, Suriye’de batağa düşürmüş, 6 aylık seçim sürecinde bile borç yükünü artırmış, devlette asla tasarrufa gitmeyen, yüksek istişare kurulu adındaki ülkeye ne yararı dokunacağı meçhul siyasi oluşumun üyelerine ilk toplantıda 5’er bin TL zam yapmaktan çekinmeyen Tek Adam sisteminin şüphesiz ki değişmesi gerekiyor.
Ayrıca, çoğulcu bir iktidar yapısı tüm ülkeye yeniden hayat verecektir. Burhan Kuzu boş konuşuyor. Siz henüz koalisyon dönemlerinin ekonomik büyüme hızlarına bile ulaşabilmiş değilsiniz.
Ve muhalefetin daha şimdiden bu konuda sesini yükseltmesi, sistemin iflası konusunda sık sık uyarması ve ülkede bir tartışma yaratması normal ve doğal. Hayat bunu önümüze sık getirecek, ama bu durmadan yapılacak bir propaganda şüphesiz ki değil, ülkenin o kadar berbat sorunu var ki, bunlara yoğunlaşmak gerekiyor.
İstanbul’da ağır ve tarihi bir yenilgi alan Cumhurbaşkanı da Tek Adam yalnızlığı içine hapsolmuş durumda. Vitrinden indirip siyasi sorumluluklarına son verdiği Ali Babacan ve Abdullah Gül gibi isimlerle bile yeniden ilişkiye geçiyor, gelseler vitrine koyacak yeniden, o kadar durum kötü yani! İyi günde kapı önüne, kötü günde gel yanıma..
Ve partisinden yoğun eleştiriler alıyor. RTE ve ona bağlı biatçılar faturayı parti örgütüne kesmek isterken, yenilginin ana sorumlusu olan RTE’yi gündeme getiren yok. Böyledir bu iş.
Bir parti, liderini sıfır değiştirme gücüne sahipse, o parti yaşayan bir organizma değil ölüdür. Bir de, eleştiri ve karşı söz söyleyen bir adamına “sen de başımıza hukukçu kesildin” diyorsa, herkese kesin sesinizi diye bağırıyor demektir.
Özellikle milletvekilleri ile bakanlar arasında ilişkinin kesilmesi, partisinin “iş takipçiliğine” ağır darbe vurmuş durumda.
RTE ve Bahçeli, İstanbul yenilgisinin ağır iki adamı, sistemin aksayan yönlerini konuşacaklarmış. Her halde bunu konuşacaklar.. Milletvekillerine nasıl yeniden rol veririzi.. Biliyorsunuz devlet en önemli emilecek meme.. Milletvekillerinin, seçmenleriyle devlet arasında bu emme – basma bağlantılarını kurması gerekiyor.