Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Akova, tam kapanma olmazsa 23 ay içerisinde çok daha şiddetli bir pandemi ile karşı karşıya kalınacağını belirterek, “Pandeminin ortadan kalkması ancak aşı ile olacak” dedi.
Hem Çin menşeli hem de Alman menşeli Kovid19 aşılarının Türkiye’de gönüllü uygulamalarının koordinatörlüğünü yürüten Hacettepe Üniversitesi’nden Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Akova, Çin aşısının şu ana kadar 1200 sağlık çalışanı dışında 3 bin gönüllüye, Alman aşısının da 79 gönüllüye uygulandığını ve her iki aşıda da ciddi bir yan etki görülmediğini belirtti.
“HENÜZ 500 GÖNÜLLÜNÜN 2’NCİ DOZAŞISI TAMAMLANDI”
Çin aşısının Faz 3 çalışmalarının 25 merkezde hala devam ettiğini kaydeden Prof. Dr. Akova, şimdiye kadar yapılan aşılamalarda ciddi bir yan etkiyle karşılaşılmadığını aktarırken, etkinliğini henüz bilmediklerini kaydetti. Prof. Dr. Akova, “Henüz 500 civarında gönüllünün 2’nci doz aşısı tamamlandı. 2’nci dozdan sonra aradan 14 gün geçecek. Ondan sonra hastalanan olup olmadığına bakacağız. Bu hastalananlar içerisinde de yapacağımız ara analizde kimin aşı aldığını, kimin plasebo aldığını belirleyip, ayrı bir komite var bunu değerlendirecek. Bu ara değerlendirmeye göre ‘bu aşı etkilidir, değildir’ kararı verilecek” diye konuştu.
“GELECEK AŞININ HERKESE YETMESİ MÜMKÜN DEĞİL”
Çin menşeli Kovid19 aşısının 11 Aralık’ta itibaren Türkiye’ye bir miktar gelmesinin beklendiğini hatırlatan Prof. Akova, “Aşı gelir gelmez yapılmaya başlanmayacak. Aşıların kontrol edilmesi, değerlendirilmesi için 2 haftalık bir sürenin geçmesi lazım. Aşılar bu hafta sonuna doğru gelirse, Sağlık Bakanlığı da uygun görür onaylarsa, Ocak ayı başından itibaren uygulanmaya başlanır diye düşünüyorum. Çin menşeli Kovid19 aşısı normal buzdolaplarında saklanabilir nitelikte. 2 ila 8 derecede muhafaza edildiği takdirde aktivitesinden herhangi bir şey kaybetmiyor. Dolayısıyla o ortamda muhafaza edilecektir. Aşının herkese birden yetmesi mümkün değil. Önce sağlık personeli, sonra diğer risk gruplar eldeki aşının miktarına göre aşılanacak” dedi.
“PANDEMİNİN ORTADAN KALKMASI AŞI İLE OLACAK”
Prof. Dr. Akova, aşılarla ilgili tereddütün olmasının normal olduğunu belirterek, “Tam kapanma olmazsa takip eden 23 ay içerisinde muhtemelen çok daha şiddetli bir pandemi ile karşı karşıya kalacağız. Zaten pandeminin ortadan kalkması ancak aşı ile olacak. Aşılar da bu kadar kısa üre içerisinde yeni hazırlanan aşılar olduğu için bir tereddüttün ve korkunun olması doğal. Öte yandan bütün bunları değerlendirirken eldeki bilimsel verilere bakarak karar vermek lazım. Hem ‘mRNA’ aşısı dediğimiz Pfizer/BioNTech aşıları hem Çin menşeli aşı aslında farklı yöntemlerle uygulanan; ama şimdiye kadar yapılan klinik çalışmalarda hem etkinliği gösterilmiş hem de yan etkilerinin en azından denendikleri süre içerisinde ciddi boyutta olmadığı gözlemlenmiş aşılardır.
Çalışmaya katılan gönüllüler uzun süre takip edilecekler. Kitlesel aşılamalar başladığı zaman 3040 bin kişide görmediğiniz birtakım yan etkilerin milyonlarca insanı aşıladığınız zaman ortaya çıkma olasılığı var. Ama şu anda elimizde olan veriler, bu aşıların güvenli ve etkili olduğunu gösteriyor. O verilere güvenerek aşıları yapmak zorundayız; başka çıkar yol gözükmüyor” diye konuştu.
“ELDE HANGİ AŞI VARSA ONU OLACAĞIM”
Prof. Dr. Akova, şu anda Türkiye’ye kısa vadede Alman aşısının gelmesi gibi bir durum söz konusu olmadığını vurgulayarak, “Bence şu anda ‘o aşı mı’, ‘bu aşı mı’ düşünmekten çok elde olan bir aşı eğer güvenli ve etkili olarak gösterilmişse bilimsel çalışmalarda, bu aşıyı olmak lazım. Ben de elde hangi aşı varsa ondan olacağım. Ben üstelik hastalığı daha önce geçirdim; ama antikorum oluşmadı, belirtisiz geçirdim. Şu anda Amerika’da sağlık personelinde 2 ay, genel toplumda 3 ay öncesinde hastalık geçirmiş olsanız bile aşılama öneriliyor.
Eğer aşı gelirse bende kendime aşı yaptıracağım. Şu anda elimizdeki bilimsel veriler bu aşıların uygulanabilirliğine dair yeterli kanıt teşkil ediyor. Ciddi yan etkiler, genellikle bu tür aşılarda kısa sürede, erken dönemde ortaya çıkan yan etkiler şeklinde olabiliyor. Şu andaki eldeki veriler bir riskin olmadığına işaret ediyor. Buna karar verirken şunu düşünmeniz lazım; çok ciddi boyutta yaşamı tehdit eden bir pandemi söz konusu. Aşı dışında bu pandemiden kurtulmanın bir yolu yok. Dolayısıyla bir kar, zarar hesabı yapıp ‘hastalık mı’, ‘aşı mı’ tercih edecek olursanız ben oyumu aşı yönünde kullanırım” dedi.
“BÖYLE BİR KARŞILAŞTIRMA YAPAMAYIZ”
Prof. Dr. Akova, Çin aşısı ve Alman aşısı ile ilgili bir karşılaştırma yapabilmenin mümkün olmadığına işaret ederek, “Böyle bir karşılaştırmayı yapabilmek için iki aşıyı da aynı çalışma içerisinde kullanmak lazım. O nedenle amiyane tabirle kafa kafaya bir karşılaştırmamız söz konusu değil. Alman aşısı dediğimiz Pfizer/BioNTech aşısı ile ilgili biz 79 gönüllüyü aşıladık. Son aşılarını da yaptık. Onlarla ilgili herhangi bir yan etki ortaya çıkmadı. Etkinlik analizi bizim dışımızda da diğer merkezlerin katılımıyla toplu halde yapılıyor. Yüzde 95 civarında bir koruyuculuğu var. Bunlar kısa süreli sonuçlar. Çin aşısı için Faz 3 verileri önümüzdeki hafta eğer çıkarsa ne kadar koruyucu olduğunu öğrenmiş olacağız” diye konuştu.