All News
01 Mayıs 2019 ( 15 izlenme )
Reklamlar

Solcular Ankara'yı desteklemeli mi

Eğer bugün iktidar, emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesi veriyorsa, solcuların görevi yurtsever cephenin inşasına katkı sunmaktır.

Bizim Mahalle” bir konuyu yıllardırfısıltıyla tartışıp durur:

İstanbul'daki sosyalistkomünist hareketler, Ankara'daki istiklal mücadelesine destek verdi mi vermedi mi?

Türkiye işçi sınıfı tarihi deyince ilk akla gelecek aydınlardan Yıldırım Koç yıllardır yazar:

“Türkiye'deki komünistlerin 19221923 yıllarında önemli hataları oldu. Komünistler 1922 yılında 1 Mayıs vesilesiyle bir bildiri yayınladı. Bu bildiride Anadolu'da sürdürülen bağımsızlık savaşına hiç değinilmiyor, bu mücadeleye destek verilmiyordu. Halbuki 1921 Eylül'ünde Sakarya Savaşı kazanılmıştı ve Büyük Taarruz'a hazırlanılıyordu. İstanbul'daki komünistler ise Anadolu'daki bağımsızlık mücadelesine değil, Sovyetler'e odaklanmıştı. Komünistlerin 1 Mayıs bildirisi şöyle bitiyordu: ‘Yaşasın Sovyetler Rusyası! Yaşasın Cihan Komünist İnkılâbı! Bütün kuvvet işçilere!' (…)

“1922 yılında İstanbul'da 1 Mayıs kutlamaları Hürriyeti Ebediye Tepesi'nde yapıldı. 1 Mayıs kutlamasını düzenleyen örgütlerin ortak bildirisinde ‘barış'isteniyordu; ancak Anadolu'daki bağımsızlık mücadelesine destek, emperyalizme ve Yunan saldırılarına karşı çıkış yoktu. (…)

Dr. Şefik Hüsnü konuşmasında emperyalizme açıkça karşı çıkmıyor, Anadolu'da sürdürülmekte olan Kurtuluş Savaşı'na destek vermiyordu. Buna karşılık İstanbul'daki (devrimden kaçan) Rusların, işçi ücretlerini düşürdüğünedikkat çekiyor ve bunların ‘memleketimiz haricine çıkarılmasını hükümetten' talep ediyordu…”

“KUYRUKÇU SOL”

Tarih: 27 Nisan 1921.

İstanbul İşgal Kuvvetleri Komutanı İngiliz General Harrington, komutanlığına bağlı İstanbul Zabıta Komisyonu Reisi Miralay Ballar'a kesin talimatını vermişti: “1 Mayıs'ta amele miting yapmayacak!”

İstanbul'daki sosyalistkomünistlerin 1922'de o tavrı almalarında, 1921 yılı 1 Mayıs'ının yasaklanmış olmasının etkisi olabilir mi? Yazdığım gibi“Bizim Mahalle” bu konuyu yıllardır tartışılıp durur!

Kimileri, birçok komünistin destek için Ankara'ya gönderildiğini belirterek bu iddiaya karşı çıkar.

Kimileri, Lenin'in yardım ettiği Ankara'ya komünistlerin destek vermemesinin imkansız bulur. Tartışma uzayıp sürer…

Bu aslında hep yapılması gereken bir tartışmadır. Çünkü:

Nihayetinde temel amaç, emperyalizme karşı tavrınduruşun belirlenmesine yarayacaktır.

İdeolojik referans noktalarının unutulmamasına sebep olacaktır.

Politik körlüğün ortadan kalmasına faydalı olacaktır.

İşin özü şudur:

Teorisiz pratik olmaz…

Siyaset süreklilik ister… Günlük tepkilerle değil, günlük tepkileri kontrol altında tutan hedef ve eğilimlerle yürütülür. Yani…

Kendini sosyal demokrat, sosyalist ya da komünist diye tanımlayan biri, PKKPYD peşine takılarak, ABDİsrail emperyalizminin gölgesine sığınmaz.

Erdoğan nefretiyle hareket edip emperyalist odaklardan medet ummaz.

Bu “kuyrukçu anlayış”, Türkiye soluna hep leke bulaştırmıştır.

Oysa.

İhtiyaç duyulan politik duruşun temeli, sağlam antiemperyalizmdir!

Yaklaşık 100 yıl sonra bugünün 1 Mayıs'ın anlamı:

Bağımsızlıkçı yurtsever cepheye işçi sınıfını kazanmaktır.

“AMA” DİYEREK

Barbar emperyalizm, S400 füzelerini bahane ederek Türkiye'yi boğmak istiyor.

Barbar emperyalizm, ambargoyla İran'ı boğmak istiyor.

Libya'yı, Yemen'i, Sudan'ı boğmak istiyor.

Kudüs'ün, Golan Tepeleri'nin tekrar tekrar işgalinden bahsetmeye gerek var mı?

Suudi Arabistan'ın vahşetine göz yummasından bahsetmeye gerek var mı?

Bugün siyasal duruşunu “yurtsever” tanımlayanlar, bu barbarlığa göz yumabilir mi?

“Ama” diyebilir mi, mazeretkılıf arayabilir mi?

Meseleyi salt AKP olarak görmek…

Meseleyi salt Erdoğan olarak görmek ne büyük yanılgı!

Somut durumun somut tahlili” nasıl yapılmaz? Tutuculuk yapılarak yeni koşullarda yeni siyaset nasıl üretilmez?

Hedef Erdoğan değildir.

Hedef emperyalizmdir.

Eğer bugün iktidar, emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesi veriyorsa, solcuların görevi yurtsever cephenin inşasına katkı sunmaktır. Tereddüt içinde sürekli Ankara'ya “dudak bükmek” siyaset yapmak değildir.

Türkiye'deki devrimci güçlerin günümüzdeki öncelikli görevi, Amerikan barbarlığını sadece Türkiye ve Ortadoğu'da değil dünyada geriletmektir. Enternasyonalist 1 Mayıs ancak, bu barbarlığa tavır hedefiyle kutlanır.

Gerisi, “barışdemokrasi” diyerek, emperyalizmin izniyle “çelik çomak”oynamaktan ibarettir! İşin özünü kavramak istememektir.

Sonuçta:

Tarihten ders almak her politik mücadele için zorunludur.

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Erdoğan’ın z kuşağına oy kullandırmama planı RTÜK'ten kadınların köpek gibi havlatıldığı Taş Kağıt Makas dizisi için inceleme Yağ fiyatlarında indirim Ali Babacan önce MHP'nin sonra AKP'nin düşeceği büyük tuzağı açıkladı