İşte Sinan Meydan’ın o yazısı:
“İçinizde ve komuta ettiğimiz askerlerde Balkan utancının ikinci bir safhasını görmektense burada ölmeyi tercih etmeyenlerin bulunacağını kesinlikle kabul etmem…” (Yarbay Mustafa Kemal, Çanakkale, 30 Nisan 1915)
Bugün 18 Mart 2019… Çanakkale Deniz Zaferi’nin 104. yıl dönümü… 18 Mart 1915’teÇanakkale’yi denizden geçemeyen İngilizFransız müttefik orduları, 25 Nisan 1915’te Gelibolu Yarımadası’na çıkıp Çanakkale’yi karadan geçmeyi denediler.
18 Mart 1915’te Çanakkale Deniz Savaşı bir günde, 78 saatte kazanıldı. 25 Nisan 1915’te başlayan Çanakkale Kara Savaşları ise 78 ay devam etti. Müttefikler aylarca süren kanlı çarpışmalardan ve yüz binlerce kayıp verdikten sonra Çanakkale’yi geçemeyeceklerini anlayıp geri çekildiler. (1)
18 Mart 1915 Deniz Zaferi’nin baş mimarı Müstahkem Mevki Komutanı Cevat (Çobanlı) Paşa’ydı. 25 Nisan 1915’te başlayan Kara Zaferi’nin baş mimarı ise önce Arıburnu Kuvvetler Komutanı, sonra da Anafartalar Grup Komutanı olan Mustafa Kemal Atatürk’tü.
Atatürk’ün “Çanakkale kahramanlığı” sonradan resmi tarih tarafından uydurulmadı. Atatürk, Çanakkale’de yapıp ettikleriyle daha o zaman adını tarihe altın harflerleyazdırdı.
KEMALYERİ
Sakarya Savaşı’nın en zor günleri yaşanıyordu. Başkomutan Atatürk cephede, Mehmetçiğin yanı başında bu ölüm kalım savaşını yönetiyordu. İşte o zor günlerde Tevhidi Efkâr Gazetesi, 31 Ağustos 1921 tarihli sayısında, manşetten, aynen şöyle diyordu: “Mustafa Kemal Paşa Mutlaka Muzaffer Olacaktır: Çanakkale’de iki defa İstanbul’u kurtaran Mustafa Kemal Paşa bu defa da vatanı kurtaracaktır.” (2)
Tevhidi Efkâr Gazetesi çok haklıydı: Atatürk Çanakkale’de birkaç defa İstanbul’u kurtarmıştı.
Atatürk, 25 Nisan 1915’te –yedek tümen komutanı olmasına karşın– inisiyatif kullanarak 57. Alay’la Arıburnu’nda 27. Alay’ın yardımına koştu. Bu müdahalesiyle Conkbayırı’nı kurtarıp düşmanı kıyıya sürdü.
Atatürk, 7 Ağustos 1915’te Conkbayırı’nı kuşatacak biçimde ilerleyen düşmana karşı –kendi sorumluluk bölgesi olmamasına ve üstelik o sırada kendi cephesine de taarruz edilmesine karşın yine inisiyatif kullanarak elindeki son kuvvetle (1.5 tabur) Kocaçimen Tepesi’ne ve Conkbayarı’na yardım gönderdi. İkinci defa Conkbayırı’nı savundu.
Atatürk, 9 Ağustos 1915’te Anafartalar Grup Komutanı olarak Birinci Anafartalar Zaferi’ni kazandı. Kendi ifadesiyle zayıf bir tümenle düşmanın bir kolordusunuKireçtepeAzmak arasında yendi, Tuzla Gölü’ne kadar takip edip orada durdu.
Atatürk, 10 Ağustos 1915 sabahı Conkbayırı Taarruzu’nu yönetti. Gün doğmadan verdiği emirle Mehmetçiği süngü hücumuna kaldırdı. Neye uğradığını şaşıran düşman bozulup dağıldı. Böylece üçüncü defa Conkbayırı’nı kurtardı.
Atatürk, 21 Ağustos 1915’te İkinci Anafartalar Zaferi’ni kazanarak düşmana Çanakkale’de son büyük darbeyi vurdu. O gün düşman 6 tümenle, (yaklaşık 70 bin kişi) Anafartalar Ovası’nda taarruza geçmişti. Bu saldırı karşısında iki tümenimiz, (yaklaşık 18 bin kişi)vardı. Bir tümenimiz de oldukça gerideydi. Bu tümenin yetişmesi için zaman kazanmakgerekiyordu. İşte o anda Atatürk elindeki 11. Süvari Alayı’nı düşmanın üzerine saldırtarak gerekli zamanı kazandı. Böylece kuvvetlerimiz cepheye yetişti. (3)
Atatürk’ün Arıburnu muharebelerini yönettiği tepeye 10 Mayıs 1915’te “Kemalyeri” adı verildi. Şevket Süreyya Aydemir’in dediği gibi “Mustafa Kemal’in doğum yeri Kemalyeri’dir” sözü çok anlamlıdır. “Çünkü Atatürk’ün çıkışı oradan ve Çanakkale muharebeleriyle başlar.” (4)
Atatürk, Çanakkale’deki “vatan kurtaran” başarıları nedeniyle “Altın ve Gümüş İmtiyaz Madalyası”, “Altın ve Gümüş Liyakat Madalyası”, “Harp Madalyası” ve “Üçüncü Rütbeden Osmani Nişanı” ile ödüllendirildi. (5)