İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Balıkesir büyükşehir ve ilçeleri ile Uşak, Manisa, Bursa ve Isparta'nın bazı ilçelerinde yaptıkları itirazların reddedilmesine tepki göstermişti.
Nagehan Alçı, "YSK bu itirazları da duymalı" başlıklı yazısında, "Meral Akşener’in dünkü haykırışını haklı buluyorum." dedi.
Alçı'nın "Eğriye eğri doğruya doğru demeliyiz…" vurgusunu yaptığı yazısı şöyle:
Dünyanın itibarlı medya kurumlarında çalışan bütün köşe yazarlarının ve televizyon yorumcularının muhakkak politik görüşleri ve parti tercihleri var. Seçimler öncesinde bu görüşlerini açıkça ifade etmeleri de etik gereği.
Bunu yapmayıp, konjonktüre göre bir öyle bir böyle oynamak ise itibarsızlık sebebi. Yazarların ve yorumcuların siyasi görüşü net olmalı. Niye o görüşü ve partiyi desteklediklerini açıklamalılar.
Öte yandan bir görüş doğrultusunda herhangi bir siyasi partiyi destekleyen köşe yazarı, başka partilere ve görüşlere haksızlık edildiğinde alkışlarsa da o zaman izzetini kaybetmiş sayılır.
Bana kalırsa Türk medyasının hem iktidar hem muhalefet hem anaakım hem marjinal tarafında yaşanan büyük krizin ve itibar kaybının sebebi bu. Herkesin komitacılık yapmak için tetikte beklediği bir medya ve siyaset ortamı var maalesef. En demokrat ve özgürlükçü gözükenlerde bile mevcut bu hastalık.
Ben AK Parti ve Başkan Erdoğan’ı açıkça destekleyen bir yazarım. Fakat başka partilere ve siyasetçilere haksızlık yapıldığını düşündüğüm yerde bunu yazmam şart. CHP’yi ya da başka partileri destekleyen yazarların da, mesela İstanbul İl Seçim Kurulu başlayan sayımları durdurmak gibi hukuksuz bir karar aldığında karşı çıkmaları gerekir.
Aslında her seferinde “demokrasiye giriş” dersi gibi aynı şeyleri yazmaktan sıkılıyorum. Ama ülkemizde hem iktidar hem muhalafet tarafında öyle anormal bir atmosfer var ki bunları böyle tane tane hatırlatmak şart oluyor. Bir siyasi partiyi desteklemek, başka partilerle ilgili haksızlık yapmamızı gerektirmez.
İstanbul’da çok yakın bir fark olduğu için itirazlar çok doğal ve haklı. CHP bu itirazlardan ve süreçten şikayet etmemeli. Eğer 20 bin oy farkla Binali Bey önde olsaydı da aynısını CHP yapacaktı ve haklı olacaktı. O zaman da AK Parti’nin şikayet etmeye hakkı olmayacaktı. Bakın, hem İmamoğlu hem Yıldırım YSK’ya çok güvendiklerini söylüyorlar. Artık şu saçma gerilim bitmeli ve hep birlikte kararı beklemeliyiz.
Diğer yandan nasıl ki AK Parti’nin İstanbul konusundaki itirazları haklıysa, İYİ Parti’nin Balıkesir ve Uşak başta olmak üzere yaptığı itirazlar da haklı.
Manisa’nin Şehzadeler ile Köprübaşı ve Yunusemre ilçeleriyle, Isparta’nın Gelendost ve Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesi de aynı şekilde. Birbirine bu kadar yakın oy çıkan yerlerin ilçe ve il seçim kurullarının itirazları kabul edip özellikle geçersiz oyları yeniden dikkate alması Türk demokrasi tarihinde bir gelenektir.
Daha önce de yazdığım gibi YSK Başkanı Sadi Güven’in adil hukukçu kimliğine ben hep inandım. Bu konuda da YSK’nın adaletli davranacağına inanıyorum. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in dünkü haykırışını haklı buluyorum. Eğriye eğri doğruya doğru demeliyiz…
Bu köşede İYİ Parti’nin aşırı sağcı siyasi ideolojisini çok eleştirdim. Maalesef Meral Hanım İYİ Parti’yi Adnan Menderes çizgisinde merkezsağ bir parti olarak konumlandıracağını söylemesine rağmen bunu yapamadı.
Akşener’in partisi ile ilgili Hollanda’da Geert Wilders’in partisinin Türkiye versiyonu gibi bir tablo oluştu. Hele partinin bazı aktörleri düpedüz ırkçı ve faşist demeçler vererek toplumu özellikle Suriyeli göçmenlere karşı kin ve düşmanlığa tahrik ediyorlar. Bunu Türk demokrasisi açısından çok tehlikeli buluyorum.
Kişisel bakarsam bana dair son derece çirkin şeyler yazan ve iftiralar atan İYİ Partili siyasetçiler de oldu. Fakat tüm bunlar onlara yapılan haksızlığa karşı çıkmama engel değil. Ülkemizdeki temel sorunlardan biri herkesin kendi mahallesine duyarlı, başka mahallere kör ve sağır olmaları. Oysa bizden farklı hatta zıt düşünen insanlar ve siyasal kesimlere haksızlık yapıldığında net tavır alma prensibini oturtmamız lazım. Demokrasi kültürü de zaten budur.