Organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in ifşaatları ile Türkiye'nin gündemine oturan ve sahibi olduğu Yalıkavak Marina'nın üzerine çöküldüğü öne sürülen Mubariz Mansimov, BirGün'den Timur Soykan'a önemli açıklamalarda bulundu.
Hafızalara kazınan düğün fotoğrafına ilişkin konuşan Mansimov, devlet bürokratlarına ilişkin iddialar öne sürerken; Sezgin Baran Korkmaz ve Mehmet Ağar'a ilişkin konuştu.
Soykan'ın yazısı şöyle:
''“Programda o Ermeni ile ortak şirket kurduğumu söylediniz. Recep Canpolat kasıtlı olarak bu yalan haberi yaptı. Siz daha önce de benim hakkımda yazı yazdınız. Onlara bir açıklama yapmadım ama ben Ermenilerle iş yapmam. Bu benim kırmızı çizgimdir. Siz isterseniz buna ırkçılık diyebilirsiniz…”
Programda bu yaklaşımı ‘ırkçılık’ olarak değerlendirdiğimi söylemiştim. Mansimov onu kast ediyordu. "Ben ırkçı bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum" dedim. Mansimov devam etti:
“Türk milliyetçisiyim. Biz onlarla savaştık. Ailemden 8 şehidimiz var. En büyüğü 21 yaşında. Ermenilerle hiç iş yapmadım, yapmam. Ama istemem savaş olsun. İnsanlar birbirini kessin. Keşke dünyada barış olsa, sınırlar olmasa.”
Mehmet Ağar tanıştırdı, Sezgin Baran Korkmaz ile. Bereket Öner’i 45 defa görmüşümdür.
Ben kendi teknemle gittim. Sezgin Baran, benim marinadan başka bir tekneyle geliyor. Onlar da aynı adaya geliyor. Benim ailem, arkadaşlarım, Mehmet Ağar var. Güzel bir restoran vardı orada, yemek yerken bunlar geldi. Lev Aslan Dermen de vardı. Ben Ermenileri sevmediğimi söyledim. Bunun üzerine kavga çıktı. Dövdüm. Onlar gitti.”
Mehmet Ağar, Bereket Öner için ‘İyi çocuktur, gidelim’ dedi. Benim uçağımla gittik. Mehmet Ağar, Sezgin Baran Korkmaz benim uçaktaydı. Lev Aslan Dermen’in uçağıyla diğerleri gelmiş. Gösterişi çok seven biri. Havaya para atmalar falan… Ben sevmem öyle gösteriş yapanları. Dikkat ederseniz düğündeki fotoğrafa. Ben o fotoğraftan çıkmak istiyorum, gidiyorum. Küfür edip yanından gittim. Bürokratlar da vardı düğünde.
Ben kimseyi söylemem. Düğünün görüntülerini bulmuşsunuz zaten.
Sezgin Baran benim Bodrum’daki otelimi kiralamıştı. Ne zaman öğrendim Lev ile ortak, kontratı iptal ettim. İlişkileri kopardım.
Recep Canpolat yazdı sadece bunu. Başka bir yerde yok. Şirketin kuruluş belgesinde zaten benim adım yok, şirket yetkilim yok. Bu şirket sadece Lev Aslan Dermen’in oğlu üzerine kayıtlı. Yüzde 100’ü onun. Benim şirketimin adını Palmali’yi kullanıyorlar. Benim şirket kurulduktan 9 ay sonra haberim oldu. (Not: Şirket belgesinde kuruluş tarihi 27 Ekim 2016 olarak yazıyor. Kuruluş belgesi Mansimov’un sözlerini doğruluyor. Şirketin tek sahibi Lev Aslan Dermen’in oğlu George Termerdzhyan.) New York ofisimizin yöneticisi beni arayıp ‘Bizim adımızı kullanıyorlar’ dedi. Ben Lev Aslan Dermen’i arayıp hakaret ettim, ‘Benim şirketimin adını niye kullanıyorsun’ dedim. Kapattırdık bu şirketi.”
Amaçları bu şirket üzerinden kaçakçılık, dolandırıcılık yapmaktı. Zaten kuruluş amaçlarından belli. Bioyakıt ticareti deniliyor. Bioyakıt kirli bir iştir. Sadece çok büyük şirketler yapıyorsa girilir. Öyle 3, 4, 5 yıllık şirketlerle yapılmaz. Lev Aslan Dermen, 34 yılda çok zengin oluyor. Zaten benim ABD’de dünyanın dört bir yanında şirketlerim var. Çok büyük şirketlerle çalışıyoruz. Neden bunlarla şirket kurayım? Bana kumpas kurmak istediler. Türk milliyetçisi olduğum için ‘Bak Ermeni ile ortak iş yapıyor’ dedirtmek istediler.
Recep Canpolat, Utah Eyalet Mahkemesi’ndeki duruşmayı izleyip Lev Aslan Dermen ve oğlu ile konuştuğunu yazmış. Onlar şirketi ortak kurduğunuzu, siz gemi getirmeyince ve soruşturma başlayınca şirketi kapattıklarını söylemişler…
Yalan… Bu adamla bir şirketimi, bir gemimi göstersin ya… Recep Canpolat bu yazıları kasıtlı yazıyor. 2009 yılında bir arkadaşım ricası üzerine Recep Canpolat’ın yanıma gelmesini kabul ettim. Reklam vermemizi istedi. Ben adamı sevmedim. Kendilerine ilan vermeyenler hakkında haberler yaptıklarını filan söyledi. Gönderdim.”
Bana haberinin olmadığını söyledi. Yalan söylediğini sanmıyorum.
300 milyon dolar kara parayı aklamasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Lev Aslan Dermen’in tezgâhı patladı. Ben hiç şaşırmadım. ‘ABD’de bürokratları tanıyorum’ diye çok hava atıyordu. Devlet memurlarıyla resimlerini gösteriyordu. Doğru mu bilemem. Ama 300 milyon doları ABD’den nasıl çıkartmış onu merak ediyorum. ABD’de her üç ayda bir vergi dairesi denetler. Para mermi gibidir, iz bırakır.
Biz babadan zengin değiliz. Doğru işi yaparsan başarılı olursun. 30 yıldır çalışıyorum. Devlet ihalelerine girmedik. Özel şirketlerle çalıştık. Dünyada ihalelere gireriz. 30 seneyi aşmış bir şirketiz. Pek çok ülkede denizcilik, gayrimenkul şirketlerimiz var.
Ağar bana ne güç katabilir…
Ben Mehmet Ağar’ı 15 yıldır tanıyorum. Türk milliyetçisi olarak bildim. Abim olarak gördüm, sevdim. Türkiye’de iyi kötü iz bırakmış bir isim. Herkesin dostu, kardeşi vardır. İhtiyacı olup evinde kaldığında ondan para mı alır, hediye vermez mi? Bunlar benim için, Palmali şirketi için büyük şeyler değil. Başkalarına belki büyük geliyor ama bizim için değil.
Ben kimsenin adını veremem. Açıklamak isterlerse onlar konuşur.
Saymaz’a Ağar, cezaevine gireceği sırada korumalarının kaldırıldığını ancak sizin dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler ile görüşerek yeniden koruma verilmesini sağladığınızı söylediniz. Biraz daha detay anlatır mısınız?
Mehmet Ağar’ın 3 polis koruması vardı. Bodrum’da duran benim polis korumalarım da vardı. ‘Polislerden birini almasınlar’ dedi. Çok eskiden bu yana o polis yanlarındaydı. Mehmet Ağar, cezaevine girdiğinde eşi de Bodrum’a gelmişti. Hanımının yanında o polisin koruma olarak kalması için o dönem İçişleri Bakanı olan Muammer Güler ile görüştüm. Kendisini İstanbul Valisi’yken tanıdım. İstanbul’da çok okul, karakol, huzurevi yaptırdık. Etiler’deki karakolu yaptırdım. Ben açılış törenlerine gitmezdim, şirketten birilerini gönderirdim. Sağ olsun Muammer Bey tüm açılışlara katılırdı. Halen severim. Aradım. ‘Mümkünse Mehmet Bey’in bu koruması kalsın’ dedim. Bizi kırmadı.
Kim çökebilir… Ben bir korkak değilim. Savaştan çıkmış bir subayım. Benim imza yetkisi verdiğim çalışanlarım beni dolandırdı.
(Çok öfkeleniyor. Yüksek sesle konuşuyor). Türkiye’de hangi mafya birinin malına çökebilir? Türkiye’de devlet var, polis var…
Paramount Otel bir facia. Öyle bir yanlışlık yapıldıysa çok kötü.
Benim FETÖ ile hiçbir bağım yok. Bunu herkes bilir. Bodrum Yalıkavak’ta beni dolandıranlar bu davada tanık. Benim otelime 2013’te Güllüoğlu Baklava’dan sipariş verilmiş bununla suçlanıyorum. Türkiye’de bu baklavadan yemeyen var mı? Ben adaletin yerini bulacağını düşünüyorum.
Ben Sıtkı Ayhan ile ticaret yaptım. Mansimov Türkiye’de hangi ihaleye girdi? Ben hiçbir ihaleye girmedim. Kılıçdaroğlu bu iddialarından dolayı açılan davayı kaybetti. (Not: CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 1 sterlin sermaye ile Man Adası’nda Sıtkı Ayhan’ın kurduğu Bellway isimli şirkete Erdoğan ailesi tarafından 15 milyon dolar aktarıldığını iddia etmişti).
Benim hiçbir zaman böyle faaliyetlerim olmadı. Lev Parnas denilen adam (Mansimov’un ABD’de temas kurduğu iddia edilen lobici) bir sahtekâr, üç kâğıtçı. Saçma sapan projeler anlatır. Bir kere Ukrayna’da bir kere de Miami’de teknemle tatil yaparken gördüm. Ben devletin işine karışmam iş adamıyım, diplomasi benim işim değil. Diplomatlar, Dışişleri Bakanlığı var, onlar yapar. Gerek duyulsa tabii devletimiz için malımız, canımız feda. Trump’ı eskiden tanıyorum. New York’taki gayrimenkul şirketimle iş yapmıştık. Başkan olacağı hiç aklıma gelmemişti.
Evet, 1980’lerde genç bir subayken görev yaptım. Savaşı gördüm, Afganistan’ın acısını gördüm. Şimdi orası için çok üzülüyorum. Taliban bize benzeyemez. Onların Müslümanlığı’nın bizimle ilgisi yok.''