AraştırmacıGazeteci Soner Yalçın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, eski Başbakan'ı Davutoğlu'na yönelik dolandırıcı ithamını irdeledi ve işin sadece bununla sınırlı olmadığını yazdı.
Cumartesi günü… Erdoğan'ın Davutoğlu, Babacan ve Mehmet Şimşek'i “dolandırıcılıkla” itham etmesi gündem oldu. Ekranlarda hâlâ tartışılıyor… “Dolandırıcı” ithamına başka pencere açmak lazım: Aynı gün… Erdoğan, 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu'nu onayladı. Web sitelerine sunulan aracılık hizmetleri hasılatından yüzde 7.5 oranında vergi alınacak. Erdoğan, bu vergi oranını da yüzde 1'e kadar indirmeye veya yüzde 15'e kadar artırmaya yetkili olacak! Teknoloji yaratma konusunda ne kadar başarısız olsak da, teknolojiye vergi getirme oranı konusunda dünya lideriyiz!
Son günlerde “internet vergisi” deyince akla gelen ülke Lübnan. WhatsApp uygulaması üzerinden yapılan konuşmaların ücretlendirileceğinin duyurulması üzerine Lübnanlılar sokağa çıktı. Gezi direnişi benzeri protesto eylemi yaptılar/yapıyorlar. Peki… “Lübnan” deyince akla kim geliyor: Hariri Ailesi. Ki ülkenin başbakanı Saad AlHariri (d.1970) protestolar sonucu istifa etti.
Cumhurbaşkanı Mişel Aun, yeni hükümet kuruluncaya kadar Hariri'nin geçici başbakan olarak göreve devam etmesini istedi. Lübnan'da kriz sürüyor… Peki “Hariri ailesi” deyinde akla kim geliyor: Saudi Oger. Konuya yavaş yavaş girebiliriz… SUUDİ DESTEĞİ Suudi Arabistan/Riyad merkezinde kurulan Saudi Oger şirketinden önce kurucusunu tanımak lazım: Refik AlHariri (19442005)… Başbakan Saad'ın babası… Lübnan liman kenti Sidon'da mütevazı Sünni Müslüman ailede dünyaya geldi.
Beyrut Arap Üniversitesi'nden işletme bölümünden mezun oldu. 1965 yılında çalışmak için Suudi Arabistan'a gitti. İnşaat sektörüne girdi. Taşeronluk firması olan Ciconest'i kurdu. Daha sonra Suudi Arabistan Taif'deki bir otelin inşaatı için Fransız inşaat firması Oger'le çalışmaya başladı. Ardından kraliyet ailesinin tüm önemli işlerinde kullandığı ana inşaat firması Saudi Oger'i satın aldı. Hariri, Lübnan vatandaşlığına ek olarak 1978'de Suudi Arabistan vatandaşlığına geçti.
1980'de Lübnan'a döndü… 1979'da kurduğu İslam Kültür ve Eğitim Derneği daha sonra Hariri Vakfı olarak yeniden adlandırdı. Yaptığı hayırsever projelerle tanındı. Örneğin… Güney Lübnan çatışmasının Lübnanlı mağdurlarına 12 milyon dolar bağışta bulundu. Hedefi belliydi: Suudi Arabistan desteğiyle politikaya girdi. FKÖ ve Hizbullah'a karşı Suudi desteğiyle Sünni liderliğe yükseldi. Bir diğer destekçisi Dünya Bankası idi. İtibarıyla… Hariri 1992'de başbakan yapıldı.
Öldürüldüğü yıla kadar toplam 11 sene başbakanlık görevinde bulundu. Neoliberal ekonomik politikayı uygulayan her başbakan gibi özelleştirmeler ile ilk yıllarda başarılı oldu; sonraki yıllarda Lübnan'ı iktisadi krize soktu! Gelelim asıl konuya… TÜRK ORTAKLAR “Hariri” deyince Türkiye'de akla ne gelir: Oger Telekomünikasyon… Refik Hariri'nin sabit hat ve mobil iletişim şirketi. Yıl, 2005. Erdoğan başbakan… Stratejik yatırımımız Türk Telekom'un yüzde 55 hissesi, 6.5 milyar dolara Oger'e satıldı. Telekom satıldığında kasasında 2 milyar dolar vardı.
Oger, özelleştirmenin sadece ilk 1.4 milyar dolarlık ödemesini yaptı. Sonra 600 milyon dolarlık iki taksiti 2013'te ödedi. Bu da bizim paramızdı: Oger, özelleştirme bedelini ödeyecek parayı yurt dışından borç olarak aradı, “güvenilmez olduğundan” bulamadı ve bunun üzerine Türk bankalarından Oger'e 4.75 milyar dolar borç verdirildi! Bu arada… Oger, Telekom kasasındaki 2 milyar doları ve süreç içinde 7 milyar doları cebine indirdi! Bitmedi.
Oger, Türk Telekom'u borçlandırmaya başladı. Şirketin on yıl sonunda 3.5 milyar dolar borcu oldu! Yani: Madem gündem “dolandırıcılık”… Sormayalım mı: Türk Telekom “neyin karşılığı” Hariri'ye satıldı? Öyle ki… Bu satış döneminde Hariri'nin Lübnan'daki yolsuzlukları konuşuluyordu. Hariri'nin serveti 1992'de başbakanlığa atandığında 1 milyar dolar; ve öldüğünde 16 milyar dolar idi.
Para kazandığı yerler arasında Türkiye de vardı! Peki… “Dolandırıcılık” işinde Hariri yalnız mıydı; “Türk politik ortakları” kimdi? Bu “Ali Cengiz Oyunu” bir üniversiteyle sınırlı değil ki… Ve: Eninde sonunda “dolandırıcılık” paraları bizden çıkıyor. Baksanıza… Dijital Vergi Kanunu'yla yine eller cebe deniyor!
Ne diyor halk ozanı Mahsuni: “Yoksulun sırtından doyan doyana Bunu gören yürek nasıl dayana Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana Bilmem söylesem mi söylemesem mi…”