Kanser hastalığı, vücuttaki herhangi bir hücre grubunun aşırı ve kontrolsüz şekilde çoğalması sonucu meydana gelmektedir.

Amerikan Kanser Topluluğu’nun istatistiklerine göre; son yıllarda erkeklerde en sık prostat, akciğer ve kalın bağırsak; kadınlarda ise meme, akciğer ve kalın bağırsak kanserlerine rastlanmaktadır. Yaşam kayıplarına bakıldığında ise cinsiyet farkı göz etmeksizin akciğer kanseri ilk sırada yer almaktadır.


Dünyada yaşam kaybına yol açan hastalıkların ilk sırasında yer alan kanser, ne kadar erken evrede teşhis edilebilirse tedavi şansı da o oranda yükseliyor.

Sağlığı konusunda hiçbir şikayeti olmayan bireylerin düzenli olarak doktora gitmesi, bilinçli olması ve tarama testlerini yaptırması ise kanserin erken teşhisinde önem taşıyor. 
Sık görülenler başta olmak üzere, kanser türlerinden sık görülenlerin yaklaşık üçte biri önlenebilir, üçte biri de erken tespit edilebilir gruptadır.

Memorial Sağlık Grubu Onkoloji Bölümü uzmanları çağımızın hastalığı kanserle mücadele konusunda önemli bilgiler verdi.

KANSER TÜRLERİNE GÖRE ALMANIZ GEREKEN ÖNLEMLER:


Meme kanseri:

20 yaşından itibaren tüm kadınların her ay düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yapması gerekmektedir. 20-39 yaş arasında üç yılda bir klinik meme muayenesi ve ultrason; 40 yaş ve üzerindeki kadınlarda ise yılda bir kez doktor muayenesi ve mamografi yaptırılması önem taşımaktadır.

Uzmanlar; kendi kendine meme muayenesinin ideal olarak adet döngüsünün beşinci-yedinci günleri arasında, menopoz döneminde de ayda bir kez yapılmasını önermektedir. Ayna karşısında yapılması gereken muayene sırasında; memede belirgin şişlik, görüntü veya şeklinde değişiklik, kızarıklık gibi renk değişiklikleri, meme cildinde ‘portakal kabuğu görünümü’, meme başında çekilme, içe gömülme, şekil ve renk değişiklikleri ya da akıntı gibi belirtilerin kontrol edilmesi gerekmektedir.

Prostat kanseri:

Erkeklerde sık görülen prostat kanserine karşı, 50 yaşından sonra mutlaka rutin kontrollerin yapılması gerekmektedir. Aile öyküsünde bu hastalığın olması halinde ise hastalığın ortaya çıktığı ferdin hastalandığı yaştan 10 yaş geriye giderek taramalara başlanması önerilmektedir. Uzman doktor tarafından yapılan rektal muayenede prostat kanseri tanısı konulmaktadır.

Diğer bir tarama testi ise prostat spesifik antijen yani PSA testi olarak adlandırılmaktadır. Bu sayede kandaki prostat spesifik antijen miktarı ölçülmektedir. Testin 50 yaşından sonra yılda bir kez, risk faktörleri varsa 40 yaşından itibaren yılda bir kez uygulanması gerekmektedir.

Kalın bağırsak kanseri:

Bu hastalığın en bilinen tanısı gaitada gizli kan testine göre konulmaktadır. 50 yaşından sonra yılda bir kez yaptırılması gereken bu testte sadece mikroskop altında gözlenebilecek kan örneği araştırılmaktadır.

Bir diğer yöntemde, rektumdan ilerletilen sigmoidoskop (lens ve ışık) ile rektum ve sigmoid kolon görüntülenmesidir. Beraberindeki aparatla doku örneği de alınarak mikroskop altında incelenip tanı konulabilmektedir. Bağırsak ve rektuma ilişkin pozitif çıkan her testten sonra, tüm kalın bağırsağa bakılması için kolonoskopi yapılması gerekmektedir.

Rahim ve rahim ağzı kanserleri:

Bu hastalıkların rutin kontrolünde, PAP smear test altın standart olarak kullanılmaktadır. Serviks ve vajenden toplanan hücreler, mikroskop altında incelenmekte, cinsel olarak aktif olan ve 18 yaşın üzerindeki tüm kadınların yılda bir kez PAP testi ve pelvik muayene yaptırması önem taşımaktadır. 30 yaşından sonra peş peşe üç yıl PAP testi normal çıkan kadınlar, bu periyodu iki yılda bire çekebilmektedir.

Akciğer kanseri:

Akciğer kanserleri için rutin önerilen tarama testi olmasa da, yüksek riskli hastalarda belirli periyotlarla yapılan düşük doz bilgisayarlı tomografi faydalı olmaktadır. Yüksek risk grubunu ise 50 yaş ve çok sigara içmiş üzeri en az 20 paket/yıl sigara içmiş ve sigarayı bırakalı 15 yıldan az olmuş kişiler oluşturmaktadır.

Kaynak: ajanslar

Bunlar da İlginizi Çekebilir