Artık çok belli ki, İstanbul’da seçimler yenilenmeye doğru gidiyor.
Bunun böyle olacağı 31 Mart akşamı belliydi.
AK Parti ve MHP seçimlerin yenilenmesini çok açık biçimde istiyor, yenilenme halinde “Cumhur İttifakı olarak” kazanacaklarını düşünüyorlar.
Elbette YSK’nın ne karar vereceğini bilemeyiz ama YSK’ya yönelik “psikolojik baskı” çok açık.
Bu aynı zamanda “siyasi baskı” anlamına da geliyor.
Tüm argümanlar boşa çıktıktan, defalarca sayımlar yapıldıktan sonra Cumhur İttifakı’nın en önemli argümanı “sandık başkanlarının atanmasındaki usulsüzlük” oldu.
Açık söylenmese de ima şu:
“Sandık başkanlarının atanmasına FETÖ’cüler müdahale etti. İlçe seçim kurulları sandık başkanlarını kendilerini verilen listelerden değil, dışardan atadılar.”
Bunun tam bir kanunsuzluk hali olduğunu ileri sürüyor AK Parti.
Bunun sayım sonuçlarına nasıl bir etkisi olduğunu, sandık başındaki AK Partili müşahitlerin iddia edilen sayım hatalarına neden itiraz etmedikleri de ayrı bir muamma.
AK Parti sandıklardaki görevlilerinin de “kandırıldığını” ya da “uyutulduğunu” düşünüyor.
Ben bu iddialara “Doğrudur” ya da “Yanlıştır” diyemem.
Ama bir şeyi sorabilirim herhalde:
“24 Haziran seçimleri ile 31 Mart seçimleri arasındaki sandık görevlilerinden kaç kişi değişmiş?
24 Haziran’da güvenilir, itiraza mahal olmayan bir seçim yapılırken sandık başında olanlar ile 31 Mart’taki “güvenilmez” seçimlerdeki sandık görevlilerinden kaçı farklı isimler!
Ve tabii bu “güvenilmez” sandık görevlilerinin sandıklarda fırıldak çevirdiğini düşünüyorsak bence ilçe belediye başkanı ve belediye meclisi seçimleri de yenilenmeli.