Kanser çağımızın hastalığı konumuna geldi. Kanserin bu türü ülkemizde son yıllarda en sık görülen kanser türlerinden biri konumunda. Sinsice ilerleyen ve neredeyse hiçbir erken belirti vermeyen bu kanser türünün adı kolon kanseridir.
Ülkemizde son yıllarda görülme sıklığı oldukça arttı ve en sık görülen 4. kanser türü konumuna geldi. Bu konuda uzmanlar tüm bu kötü açıklamaların yanı sıra bizlerin işçin rahatlatacak bazı açıklamalarda da bulundu. Bu yazımızda size bu konuda yapılan açıklamalardan ve kolon kanseri hakkında bilgi vermeye çalışacağız.
Kolon kanseri tüm dünyada kanserler içinde en sık görülen 4. kanser türü. Son 10 yılda ülkemizde kolon kanseri görülme sıklığında yüzde 10 oranında artış gözleniyor. Bu artışta kanser tarama programları sayesinde kanserin erken teşhis edilmesinin yanı sıra rafine gıda tüketiminin artması, daha fazla strese maruz kalmak ve iltihabi bağırsak hastalıklarının etkili olduğu belirtiliyor. Yüreklere su serpen haber ise kolon kanserinin önlenebilir ve erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilir kanserler arasında yer alması. Uzmanı Doç. Dr. Gürhan Şişman erken teşhis için hiçbir yakınması olmasa bile herkesin 45 yaşında kolonoskopi yaptırmasının çok önemli olduğunu belirterek, “Üstelik toplumdaki yaygın inanışın aksine kolonoskopi öncesi hazırlıklar aslında artık eskisi kadar zahmetli değil, yeni çıkan hazırlık solüsyonları ile bir gün öncesinden hazırlık mümkün oluyor.”
Kolon kanserinin en önemli özelliği sinsi bir hastalık olması. Kanser öncesi lezyonlar olan poliplerin varlığında ve kanserin başlangıç evresinde genellikle belirti vermiyor, sinsi bir şekilde ilerliyor. Dolayısıyla hastaların çoğunda ancak ileri aşamada teşhis edilebiliyor. İleri safhalarda kalın bağırsaktaki yerleşim bölgesine göre makattan kan gelmesi, kabızlık, karın ağrısı, karında şişlik, halsizlik, kilo kaybı ve demir eksikliği gibi belirtiler ile kendini gösterebiliyor.
Kolon kanseri önlenebilen bir kanser türü. Ancak beslenme ve yaşam alışkanlıklarına dikkat edilerek risk azaltılabilse de, bu kanser türü çoklu faktörlere bağlı olarak geliştiği için tümüyle ortadan kaldırılamıyor. Sigara alışkanlığı, alkol tüketimi, obezite, familiyal adenomatoz polipozis gibi genetik hastalıklar, polipler, hareketsiz bir yaşam tarzı, iltihaplı bağırsak hastalıkları, diyabet ve rafine gıda tüketimi kolon kanserine yakalanma riskini artıran etkenler. Aile öyküsü ve polipler ise en büyük risk faktörlerini oluşturuyor. Öyle ki ailesinde kolon kanseri olan kişilerde risk 3 kat artıyor. Polip türlerine göre kanser riski de artıyor. Özellikle villöz poliplerde bu risk daha fazla oluyor.
Eskiden bu hastalıkta yaşam süresi kısa iken günümüzde erken tanı ve tedavi yöntemlerinin gelişmesi sayesinde hastalıksız sağ kalım süresi en az 10 yılı buluyor. Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Gürhan Şişman erken evrede tespit edildiği takdirde kolon kanserini kolonoskopi gibi kolay bir yöntemle tedavi etmenin mümkün olabildiğine işaret ederek, “Erken evre kolon kanseri kolonoskopi esnasında tespit edilince polipektomi ya da endoskopik submukozal diseksiyon yöntemi ile tedavi ediliyor. Eğer ileri evre ise tedavide cerrahi yöntemler, radyoterapi ve kemoterapi yöntemlerine başvuruluyor.” diyor.
Aşırı yağlı yiyeceklerden, kırmızı ve işlenmiş etten (salam, sucuk, sosis, pastırma vs) etten kaçının. Her gün yeterli ölçüde bol lifli sebze ve meyve tüketmeye özen gösterin.
Sigarayı bırakın, alkol tüketimini kısıtlayın
Fazla kilolarınızdan kurtulun
Her gün en az 45 dakika tempolu egzersiz veya haftanın en az 3 günü 30 dakikalık düzenli yürüyüş yapın.
Kalsiyum ve D vitamini düzeylerinize baktırın