Orhan Uğuroğlu, köşesinde Binali Yıldırım’a çok yakın bir siyasetçi, “Binali Bey, kırgın, küskün ve kızgın” diyerek önemli bir kulis bilgisi verdi. “Şu önemli kulis bilgisini de yazayım. Binali Yıldırım da dost meclislerindeki siyasi sohbetlerinde Erdoğan’ın, damadı Albayrak’ın ekonomi yönetimindeki hatalarından açıkça söz ediyor…”
Binali Yıldırım’ın siyasi kariyerini hatırlatayım: 1994 – 2000 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmeleri’nde (İDO) Genel Müdürlük görevi yaptı. 1994 yılından 23 Haziran 2019 tarihindeki İstanbul seçimine kadar Recep Tayyip Erdoğan’ın “en güvendiği” yol arkadaşı idi.
19992002 yılları arasında gemi işletmeciliği ve armatörlük yaptı. Sosyal medyada kendisi ve ailesinin yazılan ve paylaşılan mal varlığı doğru ise hayli zengin durumda… 3 Kasım 2002 genel seçiminde AKP İstanbul Milletvekili olarak parlamentoya girerek, 58. ve 59. AK Parti hükümetlerinde Ulaştırma Bakanı olarak görev aldı. 22 Temmuz 2007’de AKP’den Erzincan milletvekili seçildi ve Ulaştırma Bakanı olarak kabinedeki görevine devam etti.
12 Haziran 2011 genel seçiminde AKP İzmir milletvekili seçildi Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı olarak kabinedeki görevini sürdürdü. Özgeçmişine yazmayı utandı mı bilmem ama 2014 yerel seçiminde Erdoğan tarafından İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterildi ama CHP’den 14 puan fark yiyerek seçilemedi… Kasım 2015’de tekrar AKP Erzincan Milletvekili seçildi ve 64. Hükümet’te yeniden Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı olarak yine yer aldı. AKP Genel Başkanı ve Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından azledilmesi nedeniyle Mayıs 2016’da AKP Genel Başkanı seçildi.
65. Hükümeti kurdu, başbakan oldu… Devlet Bahçeli’nin önerisi ve desteği ile 16 Nisan referandumu ile parlamenter rejim yerine cumhurbaşkanlığı rejiminin oluşmasında etkin rol oynadı.
24 Haziran 2018 erken seçiminde AKP İzmir milletvekili oldu… Erdoğan da 2. Kez cumhurbaşkanı seçildi… “Tek adam” rejimi yürürlüğe girince Başbakanlığın yürürlükten kalktı başbakanlık koltuğu Yıldırım’ın elinde kaldı…
Binali Yıldırım, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Son Başbakanı” olarak tarihe geçti. 12 Temmuz 2018’de MHP’nin desteği ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı seçildi… 31 Mart seçiminde Erdoğan tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığına aday gösterildi. Erdoğan’ın, “istifasına gerek yok” demesi üzerine Binali bey dünya siyaset tarihine geçen şu yorumu yaptı: “Belediye Başkanlığı seçimi siyasi faaliyet değildir, Meclis Başkanlığından istifa etmem gerekmez…” Anayasa profesörleri, hukukçular, siyasiler, gazeteciler bu veciz siyasi yoruma rağmen eleştirilerini sürdürünce Yandaş Seçim Kurulu da,“adaylığın düşer” yorumu yapınca 18 Şubat 2019’da Meclis Başkanlığından istifa etmek zorunda kaldı.
Ve… 31 Mart’ta 13 bin farkla Millet İttifakının CHP adayı Ekrem İmamoğlu’na karşı seçimi kaybetti. AKP’nin, “Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu ama fark edemedik” şeklinde sloganlaşan itirazlarına Yandaş Seçim Kurulunun 7 üyesi hukuk dışı bir kulp takınca YSK İstanbul seçimini iptal etti. 23 Haziran’da Binali Bey bu kez 800 bin oy farkla seçimi kaybetti. Değerli okurlarım, Erdoğan’a çok bağlı bir isim olan 64 yaşındaki Binali Yıldırım Meclis Başkanlığı gibi önemli bir makamdan alınarak Belediye Başkanlığına aday gösterildi.
Çünkü AKP Bekir Bozdağ’ın tanımlaması ile “Tayyip’in Partisi” Erdoğan’ın Binali Yıldırım tercihinin yanlış olduğu genç siyasetçi İmamoğlu’nun gösterdiği başarı ile kanıtlandı. Erdoğan gençlik yıllarından bu yana siyaset yapıyor ve “her şeyi ben bilirim…” gibi bir anlayışla AKP’yi de devleti de yönetiyor ki aldığı kararlar da ortada. AKP’nin İstanbul ve Ankara’da yaşadığı siyasi hezimetin tek sorumlusu Erdoğan’dır…
Peki, Binali Yıldırım Bey nerede? Meclis Başkanlığını da kaybeden Yıldırım sade bir milletvekili olarak yakın siyasi arkadaşının deyimi ile “kırgın, küskün ve kızgın…”
Neden bu kadar tepkili olduğunu sorunca şu yanıtı aldım: “Binali Bey İstanbul’a aday olmak istemedi. Ancak Erdoğan’ı ikna edemedi. 23 Haziran’dan sonra unutulduğunu düşünüyor.
800 bin oy farkı ile kaybettiği siyasi itibarının Erdoğan tarafından yeni bir görevlendirme ile unutturulacağını düşünüyordu. Bu gecikme AKP içinde de ‘Yıldırım seçimde çok isteksizdi AKP bu yüzden İstanbul’u kaybetti’ eleştirilerinin artmasına neden oluyor.
Binali Bey de haklı olarak üzülüyor…” Değerli okurlarım, Siyaset şöyledir: Kazanırsanız zirvede, kaybederseniz diptesiniz… Şu önemli kulis bilgisini de yazayım. Binali Yıldırım da dost meclislerindeki siyasi sohbetlerinde Erdoğan’ın, damadı Albayrak’ın ekonomi yönetimindeki hatalarından açıkça söz ediyor…