Necati Doğru bugünkü "Üçüncü dalga!" başlıklı yazısında, "Geçen seçimlerde sandıktan çıkacak sonuçları, paranın, iktidar gücünün, her türlü devlet desteğinin ve “muhalefeti düşmanlaştırmanın” taktiğiyle kontrol altına alabiliyorlardı. Bu kez tutmuyor." dedi.
Sandığa gitmeye bir ay kaldı. 30 gün hızlı, renkli, farklı, üç dalga boyutlu geçecek.
Yine bol dağıtım var.
Ben kıyak vereyim.
Sen bana oy ver.
Ben para vereyim.
Sen bana oy ver.
Ben destek vereyim.
Sen bana oy ver.
Ben cezanı sileyim.
Sen bana oy ver.
Bunlar geçmiş seçimlerin yemleriydi. Bunu yine deniyorlar. Üstüne “düşman yaratma makinesinden” yeni ürünler çıkartıp koydular. Makineye son 30 gündür; “Kim iktidara karşı bir partiden seçime giriyorsa ve kim iktidara karşı olan o partiye oy verecekse vatan hainidir, Amerikan uşağı ve PKK destekçisidir” ürününü koydular.
“İlletzillet” satıyorlar.
Böylelikle 30 gün sonra açılacak sandıkları bu kez de “kontrol altına alacaklarını” hesap ettiler. Geçen seçimlerde sandıktan çıkacak sonuçları, paranın, iktidar gücünün, her türlü devlet desteğinin ve “muhalefeti düşmanlaştırmanın” taktiğiyle kontrol altına alabiliyorlardı.
Bu kez tutmuyor.
Üçüncü dalga geldi.
Hesaplar şaştı.
★★★
Otoriter başkanlı Türkiye isteyenler. Liberal parlamenter demokratik Türkiye isteyenler. Yine bu iki dalga yarışıyor. Ancak hesapları ekonomik krizin yarattığı “güvensizlik” dalgası bozdu. Anketler bu güvensizliği yansıtıyor olmalı. Eskiden iktidara ve Tayyip Erdoğan'a kemikleşmiş oy verenler ona zerre şüphe duymuyorlardı. Şimdi şüpheye düşenler olduğu için “tabanda kenetlenme (konsalidasyon) yok” tespitleri yapılıyor.
Ortak güven.
Ortak sadakat.
Ortak dava.
Sarsıntıya uğradı.
Sarsıntıyı “büyük işsizlik yüksek enflasyon geçim sıkıntısı yoksulluğun artmasıadaletsiz bölüşüm adam kayırmadamadı bakan yapma yarınlara duyulan kuşku” dalgası yarattı.
Yoksulluğu çeken bilir.
Yoksul sınıflar, dünün mağdurunun bugün Saray'da yaşayarak ve kibirbüyüklenme sunarak yoksulluk prangasını kıramayacağına inanmaya başladı. Yoksullar güvenlerini yitirdiler ve halk şairinin dediği gibi; “emaneten don giymişe ve kuru yerde koyun yaymışa” döndüler. Her dediğine artık güvenmiyorlar ki, anketler şaştı.
Tabanda kenetlenme olmadı.
Çünkü kayırmacılık zirve yaptı.
Eşdostyandaş.
Partilibizden.
Yoksul seçmeni, işsizlikgeçim derdi yükselen fiyatlar ve en çok da bu kayırmacılık güven yaralaması yarattı.
Eski seçimlerde iktidarın kemikleşmiş yüzde 35 oyu bile bugün ekonomik krizin yarattığı sarsıntı ile çözülme sürecine girdi. İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya, Bursa'da kendini Tayyip Erdoğan gibi gören beton gibi, kemik gibi seçmen yok artık. AKP'nin “kararlı oylarında çözülme” var.
★★★
Yeni bir sözü yok.
FETÖ.
PKK.
Hainler.
Amerikan uşakları.
Avrupa'ya satılmışlar.
28 Şubatçılar.
İlletler Zilletler.
Bunların hepsi küfür. Bel aşağısı vuruşlar. Kaybedecek korkusuyla, panikle, çaresizlikle edilmiş sözler.
Ankara gerçeği gördü.
İstanbul uyandı.